Mehmet Ali Birand
 
HERN SCHRODER, BİZİ ARTIK ALDATMAYIN
 
 

HERN SCHRODER, BİZİ

ARTIK ALDATMAYIN

 

Tam 11 yıllık bir aradan sonra, bir Alman Başbakanı Türkiye’ye resmi bir gezi yapıyor. Aslında neresinden bakılırsa bakılsın, Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin, tüm   parlak sözlere rağmen, pek sıcak olmadığını, Alman yöneticilerin Türkiye ile biraz mesafeli durmayı tercih ettiklerini, bundan daha iyi anlatacak başka bir olgu bulunamaz.

 

Türkiye, hele iktidarları pamuk ipliğine bağlı Sosyal Demokratlar için hiçte iyi bir haber değil.  Schroder’ in de, ziyaretini bu kadar geciktirmesinin altında bu Türk korkusu yatıyor.

           

Yine de Alman Başbakanını cesaretinden dolayı tebrik etmeliyiz.

 

Hele hem gelmeden önce, hem de Ankara’daki basın toplantısında söylediği “AB Komisyonu Kopenhag kriterlerini yerine getirdiğine dair rapor verirse Türkiye müzakere almak için Almanya’nın desteğine güvenebilir” demesi dahi büyük bir cesaretin simgesidir.

 

Türkiye’ ye destek vermek demek, Alman halkının önemli bir bölümünün gözünde, bir türlü alışamadıkları, bir türlü de uyum sağlayamayan 2.5 milyon Türk’e yeni 2.5 milyonların eklenmesi, yani daha fazla işsizlik ve ülkenin yabancı istilasına uğramasıdır.

 

Schroder, bu yılki mahalli seçimleri kaybederse, iktidarının sallanacağını bilerek bu sözleri söylüyor. Muhalefet lideri  Angela Merkel, Sosyal Demokratları iktidardan uzaklaştırabilmek için, Türk kozunu oynamaya hazırlanırken, Alman Başbakanı’nın bu yaklaşımı gerçekten alkışlanmalıdır.

 

ANCAK BİZ ÇOK

ALDATILDIK...

Ancak bir de madalyonun öbür yüzü var.

 

Türk toplumunun büyük bir bölümü kuşku içinde. Avrupa Birliğine inanmıyor. AB’nin sözünde durmadığını, bu defa da yeni gerekçeler bulup yine ertelemeye gideceklerinden kaygılanıyor.

           

Schroder’ in bilmesi gereken en önemli nokta da budur.

           

Belki Almanya sözünde durabilir. Ancak, AB dediğiniz kurum 15 üyeli. Mayıs ayında da 25 olacak.  Çıkacak sonucu kimse garanti edemez. Bu saatten sonra da HAYIR anlamına gelecek bir yanıt beraberinde bir dizi felaketi de getirir.

 

“ Ne yapalım, biz istedik ancak diğerlerine kabul ettiremedik “ şeklindeki sözleri kimse anlamaz ve kabul etmez. Böyle bir sonuçta bu ülkeyi büyük bir istikrarsızlığa iter.

           

Unutmamak gerekir ki, AB 6 üyeli olduğu günden 15 üyeli bir deve dönüştüğü günlere kadar, Türk toplumuna sadece “tam üyelikten” söz etmiştir. Belki hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini umduğu için, belki Türkiye’ nin Kopenhag kriterlerine uyum sağlayamayacağı inancından dolayı, Türkiye’ ye hep “tam üyelik havucunu” göstermiştir.

 

Bugün Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en büyük devrimini yapmaya başlamış, tabularını yıkmış, hatta Kıbrıs sorununda dahi inanılmaz fedakarlıklarda bulunmuşken, AB’ nin bu gelişmeleri hafife alma lüksü olmamalıdır.

 

Türkiye’nin tam üyeliğinin ne kadar güç ve ne kadar sorunlar yaratacağını en iyi bilen insanlardan biriyim. Ancak, 41 yıldır bir müttefiğinize tam üyeliğin dışında hiç başka bir seçenek göstermeyip, bugün tam üyeliğe en yakınlaştığı bir sırada “ancak benim bazı sorunlarım var, biraz bekle şu genişlemeyi hazmedeyim ilerde tekrar bakarız “ denilmesi kabul edilemez.

 

Tabii ki istenirse denilir.

 

Ancak o zaman da, sonuçlara hep birlikte katlanılır.

 

Bu defa 1997 Lüksemburg doruğu kazasından çok daha büyüğü yaşanacaktır. Zira Avrupalılar bu ülkede büyük beklentiler yaratmışlardır. Belki de yerine getiremeyecekleri sözler vermişlerdir.

 

Türk toplumu İngilizler gibi soğukkanlı değildir. Fransız Devlet Başkanı De Gaulle’ün iki vetosuna rağmen yoluna devam eden İngiltere’nin aksine, bu toplumun son derece hissi tepkiler göstereceğini kimse unutmamalıdır.

 

Bu yılın aralık ayında HAYIR anlamına gelecek bir yanıt, sadece kamu oyu tepkisi değil, ülkenin iç ve dış dengelerini de bozacaktır.

           

Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak, AB’den uzaklaştırıp tümüyle ABD’nin bölgedeki bir jandarması yapmak, bugüne kadarki reformları alt üst edip eski düzenin geri gelmesine yol açmak, tam oluşturulmak üzereyken Kıbrıs ve Ege’yi yine karıştırmak isteniyorsa, Türkiye’ yi yine aldatabilirsiniz.

           

Bizim Alman Başbakanından beklentimiz, bu tehlikeyi görmesi ve buna göre adım atmasıdır. Eğer AB’den umulan yanıt çıkmayacaksa, hiç değilse beklentileri arttırmamasıdır.

           

En önemlisi de, AB ülkelerine bu gerçekleri hatırlatmasıdır. Eskisi gibi Türkiye’nin Avrupadaki lokomotifi olmasıdır. Emin olun, böyle bir durumda Türkiye sizi hayal kırıklığına uğratmaz.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- Yiyin efendiler...
- BUGÜN HEM POLİS, HEM PKK SINAVDAN GEÇECEK
- MHP'nin Türkiye'ye verdiği büyük zarar
- Artık, birbirimize yalan söylemeyelim...
- Türkiye yıllardır AB’nin vize uygulamasına itiraz edip durur. 1974’te Almanya’nın başlattığı ve 36 yıldır sürdürülen vize anlayışı çoktan değişti.
- Cemaat, efsaneleşen gücü’nün esiri oluyor…
- MİLLİ GÖRÜŞ, GÜLEN’İ GÖLGELEDİ…
- 12 EYLÜL BELGESELİ BAŞLIYOR…
- 32.Gün ile birlikte büyüdük... Göz açıp kapayana kadar geçmiş. Daha dün Ali Kırca...
- KAVGA BEKLENİYORDU, TAM AKSİ ÇIKTI...
- BİZ NEDEN KIZIYORUZ, ASIL SARKOZY UTANSIN...
- ERDOĞAN’IN AMACI BATI’YA SIRT DÖNMEK DEĞİL...
- CNN TÜRK’ÜN GİZLİ KAHRAMANLARINI TANIYIN…
- Yahudi aleyhtarlığını kışkırtıyoruz…
- Emekli Albay Arif Doğan öyle sözler söylüyor...
- Avrupa, Anayasa değişikliğini yetersiz ancak olumlu görüyor
- 1'inci köprüye karşıydım, bugün ise destekliyorum...
- Ermeniler, bize muhtaç olacak kadar fakir değil…(3)
- ERDOĞAN VE İHH KAZANDI, KAYBEDENLER İSE...
- Yine Ermeni çalışıyor, yine Türk seyrediyor...
- Ermeniler Türkiye'yi, alkışçılara şikayet edecek (2)
- ERDOĞAN, DOĞRUSUNU YAPIYOR...
- Genelkurmay sivile açılıyor
- Sevgili Dostlar,
- Artık PKK’dan çok, genç Kürtler korkutuyor…