KIBRIS’ TA KENDİMİZİ
BOŞUNA SIKIŞTIRIYORUZ
Yeni bir sorun yaratmak üzereyiz. Hemde konuşarak, kendi kendimize bu sorunu yaratacağız. Oysa kimsenin böyle bir beklentisi yok.
Yeni moda, Kıbrıs sorununun 3 Ekim tarihine kadar tümüyle çözülmesi gerektiğinin ısrarla tekrarlanması. Karşımızda sürekli olarak çatık kaşlı yorumcular, bilim adamı sıfatlı bazı kişiler ve bilgisiz veya yeteri kadar bilgi sahibi olmak istemeyen politikacılar çıkıyor: “Efendim, AB kararı 3 ekim tarihine kadar Kıbrıs’ı resmen tanımamızı veya Kıbrıs sorununu çözüme götürmemizi gerektiriyor” diyorlar.
HAYIR, yok böyle birşey.
AB, Kıbrıs sorununun çözümü veya Kıbrıs Rumlarının resmen tanınması ile 3 Ekim müzakereleri arasında bir bağ kurmuyor.
Türkiye’nin Rumları resmen tanıması istenmiyor.
Türkiye’nin 3 Ekim’e kadar çözüm bulması da istenmiyor.
İstenen, 3 ekim gününe kadar, Gümrük Birliği anlaşmasının Kıbrıs’ ın Güneyine de geçerli kılınmasının gereğidir.
Bu kadar. Ancak bizler kendi kendimizi köşeye sıkıştırıyoruz. Olmayan bir şeyi varmış gibi gösteriyoruz. Kendi kendimize kötülük ediyoruz.
Yapmayın, etmeyin...
Türkiye yarından tezi yok, çözüm arayışına girebilir, BM Genel Sekreterine çağırılarda bulunabilir, asker çekme gibi jestler yapabilir. Ancak bütün bunları 3 Ekim deadline’ına yetiştirmek için yapmaz. Eğer biz böyle hareket edersek, Rumlar haklı olarak donumuza kadar isterler.
Gümrük Birliği Protokolünü Güney Kıbrıs’a genişletin, aynı anda çözüm arayışlarına başlayın, 3 Ekimde müzakerelere oturun, ardından da çözüm sürecini ve jestleri hızlandırın. Ancak 3 Ekim tarihine kendinizi sıkıştırmayın Allah Aşkına...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|