AB KOMİSYONU ESAS
RAPORU YAZMAYA BAŞLADI
İmam Hatip Liseleri nedeniyle gereksiz bir gerilime girdik. Hükümet, Uluslararası alanda ve ekonomide önemli adımlar atarken, birden bire sanki tren kaçırılıyormuş gibi, YÖK tasarısı ile ülkenin ortamını değiştiriverdi. Daha önce de değinmiştim, ülkenin buna hiç ihtiyacı yoktu. Başbakan, sertlik gösterisi ile havayı bozdu. Tabii hepimiz işi gücü bırakıp, çok daha önemli konuları unutup kısır döngüye kendimizi kaptırdık.
Oysa –belki biz farkında değiliz ancak- Anayasa değişiklikleri tamamlandı ve daha da önemlisi Türkiye’ye müzakere tarihi verilmesi konusunda hayati ağırlık taşıyan esas raporun yazım hazırlıkları başladı.
Küçük bir hatırlatma yapayım: Bu rapor, AB Komisyonu bulguları, 15 üye ülke temsilcilerinin değerlendirmeleri ve Uluslararası örgütlerin raporlarından oluşturulacak.
Avrupa Komisyonunun Türkiye ile ilgili öblümü ilk verilerini toplamaya başladı. Ekim ayında yayınlanacak olan esas raporu şu anda görevde bulunan komisyon ekibi yazacak. Ancak raporun savunulması (Ekim-Aralık döneminde) yeni gelecek olan komisyon yetkililerine kalacak. Zira komisyon önümüzdeki aylarda değişecek. Genişlemeyle birlikte göreve yepyeni bir ekip gelecek.
Bu durum, bizim açımızdan bir oranda olumsuz sonuçlar doğurabilir. Türkiye’yi ve sorunlarını tanıyan, hatta tam üyeliğini destekleyen Verheugen-Prodi ikilisi gidecek ve yerine ülkemizi hiç tanımayanlar devreye girecek. Bundan dolayı, esas raporun eski ekip tarafından yazılmasını yine de şans olarak niteleyebiliriz.
KOMİSYONDAKİ
HAVA DEĞİŞİYOR
Avrupa Komisyonundaki hava, sözünü ettiğimiz raporu çıkaracağı için, çok önemli. Önceki gün kendimi İmam Hatip tartışmalarından kurtarıp, Komisyon’daki yetkilileri aradım. Baktım ki, bambaşka bir hava esiyor...
“Anayasa değişikliklerinin içinde kadın-erkek eşitliği ve Uluslararası suçlu teslimi ile ilgili maddelerin de bulunması bizim için süpriz oldu” diyen bir yetkili, Komisyon içindeki havanın da giderek olumlu yönde değiştiğini dikkat çekti.
Birkaç ay önce aynı kişiyle konuşmuştum ve bana “Komsiyonun bazı bölümlerinde, Türkiye ile ilgili kuşkuları var” demişti. Bazı direktörler, Türkiye’ye tarih verilmesinin hata olacağını düşünüyorlardı.
Özellikle Kıbrıs ve Anayasa değişikliklerinden sonra, itiraz sesleri azalmaya başlamış. Tarih verilmesi gerektiği konusunda genel bir uzlaşı doğmuş. Şu sırada tartışılan, tarihin ne zaman ve nasıl koşullarla verilmesinin etrafında dönüyor.
Çok ilginçtir, Fransız Devlet Başkanı Chirac’ın Türkiye ile ilgili son açıklamaları komisyonda olumlu karşılanmış.
Biz Chirac’ın konuşmalarını olumsuz yorumlamıştık. “Komisyon, Chirac’ın söylediklerini çok rahatlıkla uygulamasına sokabilir. Yani, tarih verilip müzakereler başlatılır. Sonrası, kendi dinamiği içinde gelişir. Fransız Cumhurbaşkanı da zaten bunu istiyor” diyen aynı yetkili, Fransız hükümetinin tutumunun “Türkiye’ye yeşil ışık yakılması” şeklinde yorumlandığını vurguladı.
TÜRKİYE, ÖNÜMÜZDEKİ
6 AYDA NE YAPMALI?
Komisyon yetkilerinin, önümüzdeki 6 ay içinde Türkiye’nin neler yapması gerektiği şeklindeki sorulara verdikleri yanıtları da şöyle özetleyebilirim:
- Aman, uygulamalar konusunda hiç değilse birkaç örnek verin. Çarpıcı bazı uygulama örneklerini ortaya çıkarın ve bunları teşhir edin.
- Başbakanınız mutlaka Avrupa turuna çıkmalı ve görüşlerini henüz saptamamış olan bazı başkentleri ikna etmeye çalışmalıdır.
- AB normlarına ters düşecek olaylar çıkartmayın, bindiğiniz dalı kesecek adımlar atmayın.
En çok son madde benim dikkatimi çekti.
Zira en büyük özelleğimizdir. Önemli aşamalara yaklaşılırken mutlaka birşeyler yaparız. Güvenlik adına tutuklamalardan, ülkenin bölünmez bütünlüğünü koruma uğruna alınan kararlara kadar... Aslında kendi bindiğimiz dalı kesmekte çok başarılıyızdır...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|