Mehmet Ali Birand
 
ÖNÜMÜZDE SADECE 984 SAAT VAR.
 
 

ÖNÜMÜZDE SADECE

                                              984 SAAT VAR.

 Toplum olarak hala şok altındayız.

           

Kıbrıs’ta gerçekten ne olduğunu, nasıl tarihi bir karar alındığını anlayabilmiş değiliz. Hala, sanki rüyada yaşıyormuşuz da, birileri bizi uyandıracakmış, birşeyler olacakmış ve tekrar eskiye dönecekmişiz, Denktaş veya Papadopulos son pazarlıklarda kavga çıkarıp çözümü engelleyeceklermiş sanıyoruz. Doğruluğuna inanılamayacak kadar güzel bir gelişme karşısında olduğumuzdan dolayı, gelişmeleri şaşkınlıkla izliyoruz.

 

Dönüşü olmayan bir tünele girildiğinin farkında değiliz.

 

Bu işin artık dönüşü yok.

 

Taraflar istedikleri kadar kavga çıkartsınlar, kapıları vurup toplantıları terketsinler, sonuçta hiçbir şey değişmeyecek.

 

Kavga ettikleriyle kalacaklar. Zira anlaşamadıkları taktirde, sonunda boşlukları Kofi Annan dolduracak. Yani kavga ederek, boş yere son derece önemli zaman harcayacaklar. Önümüzdeki görüşmelerde en çok zorlanacağımız unsur, zaman olacak. Dakikaları durduramayacağımıza, saati geri alamayacağımıza göre, tüm pazarlıkların noktalanması, herşeyi tamamlanabilmesi için sadece 41 gün, yani 984 saat var.

 

Ada’ da iki ayrı çalışmaya tanıklık edeceğiz.

 

Biri siyasi nitelikli (Annan planında değişiklikler) olacak, diğeri de teknik konuları kapsayacak.

 

Türkiye ve KKTC önümüzdeki 41 gün süresince herşeyi bir yana bırakıp tüm dikkatini, tüm olanaklarını, Ada’da başlayacak teknik müzakerelere vermek zorundadırlar. Saate karşı yarışı başka türlü kazanamayız. Bir daha düzeltilemeyecek büyük kayıplarla karşı karşıya kalabiliriz. Yeterince hızlı davranmaz, gereken uzmanları harekete geçiremezsek, geriye kalacak boşlukları Annan dolduracaktır. O da, sadece kendini (yani çözümün referanduma yetişmesini) düşünür.

 

Unutmayalım ki, şeytan ayrıntılarda saklıdır.

 

Siyasi müzakerelerde, “egemenlik” unsuru genişletmek, askeri sayısını yüksek tutmak, Rum göçmen sayısını en alt düzeye indirmek tabii ki önemlidir, ancak teknik düzenlemeler uzun vadede, emin olun siyasi nitelikli konulardan çok daha hayatidir. Yeterince dikkat sarfedilmemiş, incelikleri saptanmamış konular, ilerde Türk toplumuna çok büyük zararlar getirir.

 

Örneğin, AB’den gelecek fonlardan başlayın, yeni Kıbrıs  Cumhuriyetine akacak yardımların paylaşılmasına, yatırımların iyi dağılımından turizm örgütlenmesine kadar, her ayrıntısı büyük para girdisi sağlayacak konular, bu teknik görüşmelerde saptanacak.

 

                                               SİYASİ GÖRÜŞMELERDE

                                               KAN GÖVDEYİ GÖTÜRECEK

                                              

Siyasi nitelikli görüşmelerde masadan kalkmalara, kapıların vurulup salondan çıkmalara şimdiden hazırlıklı olmalıyız.

 

Her iki taraf aynı inançta :

 

“Biz büyük özveride bulunduk. Bundan böyle karşı taraf esnek davranmalı. Bizim verecek birşeyimiz kalmadı” havası hem Türk, hem de Rum tarafında son derece yaygın. Her biri en çok özveriyi kendilerinin gerçekleştirdiğine inanıyor. Bundan dolayı da “son pazarlık” veya ”son direnme” mücadelesine hazırlanıyorlar.

 

Oysa farkında değiller ki, ne kadar bağırıp çağırsalar dahi, sonunda anlaşmaya varamazlarsa, bir başkası gelecek ve boşlukları dolduruverecek.

                                         

BU SÜRECİ DURDURMANIN

TEK YOLU REFERANDUMDUR

 

Her iki taraftan da bu süreci durdurmak isteyenler var.

 

Muhalefete şimdiden başladılar bile.

 

Bu kişi veya çevrelerin bilmeleri gereken en önemli nokta, Kıbrıs’ ta çözümü durdurabilmenin bir tek yolu var. O da referandumlarda halkın red oyu vermesidir.

 

Bu tünelden başka çıkış yolu yok.

Yani, referandum öncesinde “vatandaş HAYIR oyu ver “ diye propaganda yapmak ve oyu etkilemek zorundalar.

 

Bu aşamaya geldikten sonra, acaba toplumlar HAYIR oyu verirler mi ?

 

Ben, Rumların HAYIR demeleri daha normaldir de, zenginleşmek mi, yoksa fakir kalmak mı arasında bir seçim yapmaya zorlanacak olan Türk toplumunun referandumu reddedebileceğine ben hiç ihtimal vermiyorum.

 

Anlayacağınız, Türkiye tarihi bir 984 saat yaşayacak.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- Yiyin efendiler...
- BUGÜN HEM POLİS, HEM PKK SINAVDAN GEÇECEK
- MHP'nin Türkiye'ye verdiği büyük zarar
- Artık, birbirimize yalan söylemeyelim...
- Türkiye yıllardır AB’nin vize uygulamasına itiraz edip durur. 1974’te Almanya’nın başlattığı ve 36 yıldır sürdürülen vize anlayışı çoktan değişti.
- Cemaat, efsaneleşen gücü’nün esiri oluyor…
- MİLLİ GÖRÜŞ, GÜLEN’İ GÖLGELEDİ…
- 12 EYLÜL BELGESELİ BAŞLIYOR…
- 32.Gün ile birlikte büyüdük... Göz açıp kapayana kadar geçmiş. Daha dün Ali Kırca...
- KAVGA BEKLENİYORDU, TAM AKSİ ÇIKTI...
- BİZ NEDEN KIZIYORUZ, ASIL SARKOZY UTANSIN...
- ERDOĞAN’IN AMACI BATI’YA SIRT DÖNMEK DEĞİL...
- CNN TÜRK’ÜN GİZLİ KAHRAMANLARINI TANIYIN…
- Yahudi aleyhtarlığını kışkırtıyoruz…
- Emekli Albay Arif Doğan öyle sözler söylüyor...
- Avrupa, Anayasa değişikliğini yetersiz ancak olumlu görüyor
- 1'inci köprüye karşıydım, bugün ise destekliyorum...
- Ermeniler, bize muhtaç olacak kadar fakir değil…(3)
- ERDOĞAN VE İHH KAZANDI, KAYBEDENLER İSE...
- Yine Ermeni çalışıyor, yine Türk seyrediyor...
- Ermeniler Türkiye'yi, alkışçılara şikayet edecek (2)
- ERDOĞAN, DOĞRUSUNU YAPIYOR...
- Genelkurmay sivile açılıyor
- Sevgili Dostlar,
- Artık PKK’dan çok, genç Kürtler korkutuyor…