Dı?i?leri Bakanı genelde son derece sakin bir insandır. Bu defa AB ile ilgili cephele?menin keskinle?mesi ve kavganın artmasına ilk defa sert tepki gösterdi. Haklı. Ben dahil, kı?kırtmalara direnemedik, heyecanlarımızla hareket ettik.
Dı?i?leri Bakanı İsmail Cem ?u sıralarda son derece rahatsız ve aynı derecede de kaygılı. İki saat boyunca, hem AB ili?kileri, hem di?er sorunlarla ilgili kaygı, ku?ku ve görü?lerini payla?tı. Bunların bir bölümünü, CNN T?RK'te dün yayınlanan MAN?ET programında izlediniz?
Dı?i?leri Bakanını uzun yıllardan beri tanırım.
Son derece sakin, sinirlense dahi göstermeyen bir ki?ili?i vardır. Bu defa çok farklı bir İsmail Cem ile kar?ıla?tım.
Hem kızgın, hem de kaygılıydı.
Bu gidi?le, sonunda duvara çarpılaca?ı, bunca eme?in bo?a çıkaca?ı kaygısını ta?ıyordu.
Aynı zamanda da kızgındı. Hiç gere?i yokken tartı?malar çıkarılmasından, tartı?ma yerine kavga ortamına girilmesinden dolayı ate? püskürüyordu. İsmail Cem'in ate? püskürmesi dahi nazaket çizgilerini a?amadı?ından dolayı, uyarıları belki bugünkü gazetelerin man?etlerine çıkamayacak, ancak hepimizi bir defa daha dü?ündürecek nitelikte.
Eminim, içinden ?yetti artık? diye ba?ırmak geliyordu, ancak yine de kendine hakim ?ekilde, siyasi partiler ve medya'daki AB kavgasının bitmesi gerekti?ini tekrarladı, vurguladı, altını çizdi?
Ya?anan gerilimin, MHP ba?ta siyasi partiler arasındaki polemi?in, medya'daki küfürle?meye varan kavganın hemen durması gerekti?ini söyledi:
?Bu gidi? hem kendimize hem AB ile ili?kilere zarar vermeye ba?ladı? Bu gereksiz kavga derhal bitmeli? Kavga ederek bir yere varamayız? Böyle giderse herkesin ba?ı derde girecektir? Bindi?imiz dalı kesiyoruz? AB kimseyi aldatmıyor. Türkiye'yi bölmek kimin ne haddine dü?mü???
İsmail Cem'in dikktaleri çekti?i birkaç nokta daha var ki, son derece önemli.
- Türkiye'nin uyum reformlarını AB'ye ödün vermek için de?il, kendi sa?lı?ı için yapmak zorunda oldu?udur.
- AB Türkiye'ye bir?ey dayatmamaktadır. Tam üye olmak isteyen biz oldu?umuza göre, klübün kurallarına uymak zorunlu?u vardır.
Di?er önemli saptaması da, kamuoyunun (özellikle siyasi partiler ve medya) kendi kendine korkular yaratması (özellikle bölünme sendromu) ardından kendi yarattı?ı hayaletlerle kavga etmeye ba?laması.
?ok do?ru?
Kimsenin aklından geçmeyen komplo teorileri üretiyor, sonra da bu olasılık veya varsayımlara dayanarak cephele?iyor, birbirimize giriyoruz.
Kürtçe ö?renim ve Kürtçe yayın hakkı ile ilgili tartı?malar bunun tipik örne?idir.
Daha ne oldu?u, ne anlama geldi?i tam olarak anla?ılmadan, birbirimizi bo?azlıyoruz. Vatan hainli?inden tutun da, fa?istli?e, AB lobicili?ine kadar etrafı kırıp geçiriyoruz. İçeri?ini de?il, i?in zarfını ve sloganlarını konu?uyoruz.
İsmail Cem, idam konusunda son derece net. ?İdam cezası mutlaka kalkmalı, ancak tartı?ması bugün yapılmamalıydı?? diyor. A?ustos-Eylül'e kadar zamanımız oldu?unu, aradaki süreçte hazmederek, olgunla?tırarak bir sonuca varabilece?ine inanıyor.
Ankara'daki siyasi çevrelerdeki havaya göre, son haftalardaki gerilim, Mesut Yılmaz'ın uyum sürecini hızlandırmasından, Tansu ?iller'in de fırsattan yararlanıp i?i kızı?tırmasından kaynaklanıyor. ?Hiç gerek yoktu, MHP'yi kö?eye ittiler. HADEP'in oylarına göz diktikleri için böyle hareket ediyorlar. Demokrasi havarili?i yapıyorlar? diyenler de var. Oysa Mesut Yılmaz'ın acelesi, yıl sonunda AB'den tam üyelik müzakerelerini ba?latma tarihi alabilme iste?inden kaynaklanıyor. Türkiye'nin acelesi oldu?u için ko?uluyor. Böylesine hazırlıksız ve demokrasi konusunda hantal bir toplum da ister istemez sapır sapır dökülüyor.
BİRAZ DAHA SO?UKKANLI OLMALIYIZ?
İsmail Cem haklı.
Birden bire heyecanlara kapıldık.
Gereksiz bir cephele?me ortamına girdik.
So?ukkanlı davranmak, adımlarımızı atarken, bizden farklı dü?ünen insanların da görü?leri olabilece?ini hesaba katmamız gerekiyor.
Somut veriler üstünde tartı?mak yerine, küçük beyinli Ku? ve cahil bir marjinal takımının kı?kırtmalarına kendimizi kaptırttık. Bu oyuna gelmemek gerekirdi.
Hiç de?ilse, İsmail Cem gibileri var da, sa?duyulu uyarılarla i?ler çı?rından çıkmadan, treni rayına oturtuyor.
Aslında herkes Türkiye'nin daha güçlü olmasını istiyor. Ayrıldı?ımız nokta, bu hedefe gidi?te kullanaca?ımız yöntemler.
Bir bölümümüz en kestirme ve iyi yolun AB'den geçti?ine inanıyor, di?er bölümümüz yine AB ile ancak daha yava?, daha temkinli giderek ula?ilabilece?ini dü?ünüyor. Marjinal kalanlar ise hiçbir?eyin de?i?memesi ve Türkiye'nin içine kapanık ya?amasını savunuyor.
Herkesin kendine göre haklı noktaları var.
Acaba uzla?ı bulunamaz mı?
Gayet tabii bulunur.
Yeter ki, birbirimize hakaret etmek, çamur atmak yerine, somut veriler ve ayrıntılar üzerinde tartı?alım. Birbirimizi vatan haini, casus veya i?birlikçi olmakla suçlamak yerine, ülke'nin en kısa yoldan, haketti?i yere ula?masına çalı?alım.
Görü? ayrılı?ına dü?elim, ancak birbirimizi vurmayalım? Yoksa hakaretle?mek o kadar kolay ki? Ne dersiniz?