Kıbrıs müzakerelerini engelleyen, çözüm istemeyen insan olarak hep Denkta? suçlandı. O ise, çok önem verdi?i ön ko?ulları kaldırdı ve görü?melerin önünü açtı. Artık politik oyunlar dönemi bitti. ?imdi gerçekleri kabul etme zamanı ba?ladı.
Uluslararası tribünlerden bakanlar bugüne kadar hep Rauf Denkta?' ı suçladılar. Kıbrıs' ta çözümsüzlü?ün simgesi olarak gördüler. Rumlar ise, istila altından kurtulmaya çalı?an zavallı bir toplum ?eklinde nitelendiler. Sürekli destek aldılar. Onlar çözüm istiyorlar, Türk tarafı ise engelliyordu.
Aslında hiçbir ?ey dı?ardan göründü?ü gibi de?ildi. Kar?ılıklı bir oyun oynanıyordu. Kimse gerçek bir çözüm aramıyor, birbirinin arkasına saklanıyordu. Klerides' in en büyük avantajı, Türk tarafının ne istedi?ini tam anlamıyla bilememesi, sürekli politika de?i?tirmesiydi . Bundan yararlanarak, çözüm isteyen taraf görünümünü sürdürebildi.
Yıllarımız böyle geçti.
Sonunda nehir bitti.
Rauf Denkta? geçen Aralık ayında son derece önemli bir adım attı. ?stünde büyük duyarlıkla titredi?i bazı ko?ullarından, ilkelerinden vaz geçti. ?nemli ödünler verdi ve müzakerelerin önünü açtı.
Müzakere masasına oturmadan önce, KKTC' nin ba?ımsız bir devlet olarak tanınma ısrarını bıraktı. Kıbrıs' ın dı?arda tek bir kimlikle temsil edilmesini kabul etti. Konfederasyon kelimesini kullanmaktan dahi vazgeçti.
Kendi yönünden Hodri Meydan dedi.
Müzakere masasını adeta ters çevirdi.
?imdi do?ru oturalım ve do?ru konu?alım.
Bundan sonra top Klerides' in sahasındadır. Top Rum tarafının aya?ındadır. Geçen Aralık ayına kadar Kıbrıs' ta çözümün yükü Rauf Denkta?' ın sırtındaydı. Bundan dolayı da ço?umuz ele?tirdik, suçladık.
Ancak bu durum artık de?i?ti.
Bundan sonra asıl yük Klerides' in sırtına binmi?tir.
Zira çözüm sırası gelmi?tir. Artık manevralarla, politik oyunlarla zaman geçirme dönemi bitmi?tir. Rumlar artık çözüm üretmek zorundadırlar.
Peki nasıl bir çözüm ?
Rumlar gerçekten bir çözüm istiyorlarsa, ortadaki gerçekleri artık kabul etmelilerdir. 1974 öncesine geri dönmeye çalı?maktan vaz geçmelilerdir.
Ortadaki gerçekler de çok açıktır. Kimse kimseyi aldatmasın...
Kıbrıs' ta bir sava? ya?anmı?tır. Türkiye bu sava?ı ortada hiçbir?ey yokken çıkartmamı?tır. Bu sava? , Yunanistanın 1960' lardan itibaren giderek artan komplolarının bir sonucu çıkmı?tır. Grivas' ların yaptıkları, Akritas planları hala belleklerdeyken, Yunan cuntasının 74' te darbe yaparak Enosis'i gerçekle?tirme çabası ortadayken, ?imdi 1974 öncesine geri dönecek çözümlerde ısrar etmek, çözüm istememek demektir.
Rumlar' ın, Kuzey Kıbrıs' ın Türklere ait kalaca?ını, Türklerin kendi kendilerini yöneteceklerini kabul etmekten ba?ka çıkı? yolları yoktur. Ada' daki gerçekler, tarihi gerçekler bunu gerektirmektedir.
Sloganlarla konu?mayalım. Açık ve net bir tek çözüm vardır. O da dı?arda tek temsil, içerde ise iki ayrı yönetimdir. Federal hükümetin yetkileri kısıtlı olur, Rum ve Türk yönetimlerin yetkileri geni? tutulur.
Türkiye' de hiçbir hükümet bunun dı?ındaki bir çözümü de bu topluma kabul ettiremez. Hayallere kapılmamak gerekir. Ne AB u?runa, ne de bölgede barı? kurabilmek u?runa, kimse Kıbrıs Türklerini 74 öncesine götürülmesine göz yumar. Bu açıdan da gerçekçi olmak gerekir.
KLERİDES BU Y?K? KALDIRABİLECEK Mİ?
Bugün gelinilen noktada asıl yük Klerides' in sırtındadır. Zira Kıbrıs Rumlar yıllardan beri hiçbir zaman öz ele?tiride bulunmadılar. Geçmi?teki hatalarını samimiyetle tartı?madılar, Türk müdahelesinin nedenlerini ara?tırmadılar.Sadece Türkiyeyi suçladılar. Hep kendilerini dinlediler, hep kendilerini haklı buldular. Oysa Yunanistan tam aksine, toplum olarak da siyaset olarak da öz ele?tirisini yaptı. Yunanlılar kendi geçmi?leriyle daha açıkça hesapla?tılar. Rumlar ise içlerine kapanık ve kendi gerçekleriyle ya?adılar.
Ancak, artık ne kadar zor olsa dahi, gerçekleri görmek zorundadırlar.
Benim sorgulamak istedi?im, Klerides' in böylesine sert bir muhalefete, önündeki gerçekleri ne oranda kabul ettirebilece?idir.
Bugün Klerides' in önünde bir yol ayrımı vardır. Ya Kıbrıs' ın tamamen ve bir daha geri dönülmeyecek ?ekilde bölünmesine göz yumacak veya Kıbrıs' ın hiç de?ilse bütünlü?ünü koruyabilecektir.
Klerides bu tarihi görevi gerçekle?tirebilecek mi?
Yıllardan beri hep aynı retorikle beslenmi? olan kamu oyunu ikna edebilecek mi ?
Yoksa, sırtını Avrupa Birli?ine dayayarak, ? nasıl olsa beni tam üyeli?e kabul edecekler. Ne yaparsak yapalım, sonunda kazanaca?ız ? diye hareket etmeye yoluna mı gidecek ?
E?er böyle bir varsayım dü?ünülüyorsa, bence büyük hata ediyorlar demektir. Zira Avrupa Birli?indeki görü?lerde yava? yava? de?i?iyor. AB' deki nice çevreler, sıranın Rumlara geldi?ini ve özveride bulunmaları gerekti?ini konu?maya dahi ba?lamı?lardır.