Mehmet Ali Birand
 
AB, Türkiye'ye bir tarih vermelidir...
 
 
Bu yıl sonunda AB tüm adaylarını ödüllendirecek. Diğerlerini kucaklarken Türkiye' ye tam üyelik müzakereleriyle ilgili hiçbir işaret verilmezse, AB bizi kaybedeceğini mutlaka bilmelidir. Uyum yasaları rafa kalkacak ve büyük olasılıkla Kıbrıs ve Ege sorunları da bu durumdan etkilenecektir.

2002' nin son dönemi, Türkiye' nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkileri açısından son derece hayati nitelikte gelişmelere sahne olacak. Bunun tüm işaretleri şimdiden görülüyor.

Geçen hafta Verheugen ve beraberindeki ekiple yaptığım konuşmalardan aldığım izlenimler, onların da durumun bilincinde oldukları şeklinde.

2002 yılı sonunda AB Noel Baba gibi, aday ülkelere hediyelerini dağıtacak.

10 ülkenin tam üyelikleri açıklanacak. Anlaşmaları, büyük törenlerle imzalanacak.

Geriye , ekonomik kriterleri henüz dolduramamış olan Bulgaristan ve Romanya kalacak. Onlara da bir takvim verilecek. Hangi kriterleri ne zaman doldururlarsa, belirli bir tarihte tam üye olabilecekleri söylenecek.

Yani, herkes tatmin edilecek.

Geriye ise, sadece Türkiye kalacak.

Türkiye' ye hiçbir söz , hiçbir perspektif verilmediği taktirde- ben de dahil olmak üzere- bu ülkede kıyametler koparılacaktır.

AB' ye katılımı hedef alan çevreler büyük hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Siyasi kriterlere uyum sağlanması yolunda hiçbir inisiyatif kalmayacaktır.

AB' ye katılımı zaten istemeyenlerin eline de son derece parlak bir fırsat geçmiş olacaktır. Artık kimse, Siyasi Kriterlere uyum yasalarını savunamayacak, aksine daha önceki değişikliklerin uygulanmaması için baskılar artacaktır.

Tek başına ve hedefsiz bırakılmış bir Türkiye AB' den soğuyacaktır.Dosya rafa kaldırılacak ve Türkiye' nin karanlıklar ülkesi olmasını isteyenler kazanacaktır.

Kıbrıs ve Ege konularında da çözüm heyecanı, inisiyatifi kalmayacaktır.

Aynı çevreler, eski söylemlerini yeniden ortaya çıkaracaklar, “Ülke' nin bölünmemesi için sert yasaların gerektiğini” söyleyecekler ,daha da önemlisi “Zaten tam üyelik ihtimalimiz yok, Kıbrıs için neden çaba harcıyoruz” diyecekler, özellikle ellerindeki Ege kartının bırakılmaması için çaba harcayacaklardır.

Eğer bunların gerçekleşmesi istenmiyorsa, Avrupa Birliği, Türkiye ile Katılma Müzakerelerinin ne zaman ve hangi koşullarda başlayabileceğine dair bir tarih verir.

Böyle bir yaklaşım, Türkiye'nin hem Siyasi hem de Ekonomik kriterlere uymak için hevesini arttırır. İnsanlar heyecanlanır.

Katılma Müzakerelerinin başlama tarihinin açıklanması,sadece ülke içindeki gelişmeleri değil, Türkiye' nin tüm dış ekonomik ve siyasi ilişkilerini de etkileyecektir. Türkiye' nin her yönden Uluslararası notu yükselecek (upgrade) ve gelişmeleri hızlandıracaktır.

AB DURUMUN VAHAMETİNİ GÖRMEYE BAŞLADI...

AB açısından bakıldığı zaman, Türkiye' ye bir tarih verilmesi hiçte kolay bir karar olmayacaktır. Zira bu adım, AB' ye bir adım daha yakınlaşılması anlamına gelecek ve Türkiye' yi henüz “ tam üye “ olarak göremeyen üyelerin itirazlarıyla karşılaşılacaktır.

Oysa, 1999 sonunda Bulgaristan ve Romanya' ya aynı muameleyi yapmışlardı. Siyasi Kriterlerde geç kalan bu ülkeye “şu eksikleri, şu tarihe kadar tamamladığınız taktirde, tam üyelik müzakerelerinizi şu tarihte başlatırız” dediler. Romanya ile Bulgaristan bu inisiyatif sayesinde kriterlere uyum sağladılar. Tam üyelik müzakerelerini açabildiler.

AB heyeti geçen hafta Ankara' da bu mesajı çok net şekilde aldı.

Aslında onlar da durumun vahametinin farkındalar. Türkiye' ye mutlaka bir şey verilmesi, bir perspektif gösterilmesi gerektiğine inanıyorlar. Ancak ne yapılabilineceğini henüz bilemiyorlar. Önümüzdeki aylar, işte bu açıdan son derece hayati.Eğer Türkiye, uyum yasalarında yeni adımlar atabilir ve özellikle üye ülke başkentlerine durumu iyi anlatır, ikna eder ve iyi bastırabilirse, tarih alabilir.

ANAHTAR: İDAM, KÜRTÇE ÖZEL EĞİTİM VE YAYIN...

Bu yıl sonuna kadar AB' yi ,tarih konusunda harekete geçirtecek olan en önemli uyum yasaları da “idam cezası- başka dilde eğitim ve yayın yasağının kaldırılmasıyla” ilgili olanlardır.

Bilinmesinde yarar duyduğum bir noktayı tekrarlamak isterim. Dünkü yazımda Mesut Yılmaz' ın açıklamalarını yansıtmıştım. O da, bu konudaki yanlışı düzeltmişti. Ardından AB yetkililerine sordum, aynı yanıtları aldım:

Bizler sürekli olarak, AB' nin Kürtçe eğitimin ve yayın yapmanın serbest bırakılmasını istediğini yazıyoruz ve buna dayanarak da AB' nin Türkiye' yi bölme niyeti olduğunu ileri sürüyoruz. Oysa ortada büyük bir yanlış var. Üstelik bu yanlışı koalisyon ortaklarından MHP hala tekrarlıyor.

AB Türkiye' ye Kürtçe ile ilgili şimdiye kadar hiçbir şey söylemiş değil.

Kopenhag kriterleri, üye veya üye olacak bir ülkenin ana dili dışındaki dillerde “eğitim “ değil, “öğrenim” ve yayın yasaklarının kaldırılmasını öngörüyor.

Ana dil gibi , devlet okul ve Üniversitelerinde “eğitim” verilmesi söz konusu değil.

Biz ise duyarlığımızdan dolayı, bunu “ AB' nin Kürtçe dayatması” diye niteliyoruz. Bu da yetmiyormuş gibi, Ana dil gibi, Kürtçe' ye de eğitim sağlanması istendiğini ileri sürüyoruz .

Söz konusu değil. Ya kendi kendimizi aldatıyoruz veya bilinçli olarak topluma yalan söylüyoruz.

AB, Türkiye' nin duyarlıklarını biliyor. Bundan dolayı da, esnek davranmaya hazırlanan AB, Türkiye' nin bu konuyu kendi kendine abartmasını anlamakta da güçlük çekiyor.

Kürtçe öğretmek için özel dersane açılmasıyla ilgili yasağın kaldırılmasının yeterli görüleceğini vurguluyorlar. Buna rağmen kamu oyundaki farklı yorum ve direnmeler sürüyor.

Mesut Yılmaz' ın bize belirttiği çözüm yolları denenirse, çözüme ulaşılabilinecek.

Anlayacağınız, Türkiye' nin önü kapalı değil. İşki, biraz hareketlenelim ve temel çıkarlarımızı koruyarak çözümler üretelim.

Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- Yiyin efendiler...
- BUGÜN HEM POLİS, HEM PKK SINAVDAN GEÇECEK
- MHP'nin Türkiye'ye verdiği büyük zarar
- Artık, birbirimize yalan söylemeyelim...
- Türkiye yıllardır AB’nin vize uygulamasına itiraz edip durur. 1974’te Almanya’nın başlattığı ve 36 yıldır sürdürülen vize anlayışı çoktan değişti.
- Cemaat, efsaneleşen gücü’nün esiri oluyor…
- MİLLİ GÖRÜŞ, GÜLEN’İ GÖLGELEDİ…
- 12 EYLÜL BELGESELİ BAŞLIYOR…
- 32.Gün ile birlikte büyüdük... Göz açıp kapayana kadar geçmiş. Daha dün Ali Kırca...
- KAVGA BEKLENİYORDU, TAM AKSİ ÇIKTI...
- BİZ NEDEN KIZIYORUZ, ASIL SARKOZY UTANSIN...
- ERDOĞAN’IN AMACI BATI’YA SIRT DÖNMEK DEĞİL...
- CNN TÜRK’ÜN GİZLİ KAHRAMANLARINI TANIYIN…
- Yahudi aleyhtarlığını kışkırtıyoruz…
- Emekli Albay Arif Doğan öyle sözler söylüyor...
- Avrupa, Anayasa değişikliğini yetersiz ancak olumlu görüyor
- 1'inci köprüye karşıydım, bugün ise destekliyorum...
- Ermeniler, bize muhtaç olacak kadar fakir değil…(3)
- ERDOĞAN VE İHH KAZANDI, KAYBEDENLER İSE...
- Yine Ermeni çalışıyor, yine Türk seyrediyor...
- Ermeniler Türkiye'yi, alkışçılara şikayet edecek (2)
- ERDOĞAN, DOĞRUSUNU YAPIYOR...
- Genelkurmay sivile açılıyor
- Sevgili Dostlar,
- Artık PKK’dan çok, genç Kürtler korkutuyor…