Bu yıl sonunda AB tüm adaylarını ödüllendirecek. Di?erlerini kucaklarken Türkiye' ye tam üyelik müzakereleriyle ilgili hiçbir i?aret verilmezse, AB bizi kaybedece?ini mutlaka bilmelidir. Uyum yasaları rafa kalkacak ve büyük olasılıkla Kıbrıs ve Ege sorunları da bu durumdan etkilenecektir.
2002' nin son dönemi, Türkiye' nin Avrupa Birli?i (AB) ile ili?kileri açısından son derece hayati nitelikte geli?melere sahne olacak. Bunun tüm i?aretleri ?imdiden görülüyor.
Geçen hafta Verheugen ve beraberindeki ekiple yaptı?ım konu?malardan aldı?ım izlenimler, onların da durumun bilincinde oldukları ?eklinde.
2002 yılı sonunda AB Noel Baba gibi, aday ülkelere hediyelerini da?ıtacak.
10 ülkenin tam üyelikleri açıklanacak. Anla?maları, büyük törenlerle imzalanacak.
Geriye , ekonomik kriterleri henüz dolduramamı? olan Bulgaristan ve Romanya kalacak. Onlara da bir takvim verilecek. Hangi kriterleri ne zaman doldururlarsa, belirli bir tarihte tam üye olabilecekleri söylenecek.
Yani, herkes tatmin edilecek.
Geriye ise, sadece Türkiye kalacak.
Türkiye' ye hiçbir söz , hiçbir perspektif verilmedi?i taktirde- ben de dahil olmak üzere- bu ülkede kıyametler koparılacaktır.
AB' ye katılımı hedef alan çevreler büyük hayal kırıklı?ına u?rayacaklardır. Siyasi kriterlere uyum sa?lanması yolunda hiçbir inisiyatif kalmayacaktır.
AB' ye katılımı zaten istemeyenlerin eline de son derece parlak bir fırsat geçmi? olacaktır. Artık kimse, Siyasi Kriterlere uyum yasalarını savunamayacak, aksine daha önceki de?i?ikliklerin uygulanmaması için baskılar artacaktır.
Tek ba?ına ve hedefsiz bırakılmı? bir Türkiye AB' den so?uyacaktır.Dosya rafa kaldırılacak ve Türkiye' nin karanlıklar ülkesi olmasını isteyenler kazanacaktır.
Kıbrıs ve Ege konularında da çözüm heyecanı, inisiyatifi kalmayacaktır.
Aynı çevreler, eski söylemlerini yeniden ortaya çıkaracaklar, ??lke' nin bölünmemesi için sert yasaların gerekti?ini? söyleyecekler ,daha da önemlisi ?Zaten tam üyelik ihtimalimiz yok, Kıbrıs için neden çaba harcıyoruz? diyecekler, özellikle ellerindeki Ege kartının bırakılmaması için çaba harcayacaklardır.
E?er bunların gerçekle?mesi istenmiyorsa, Avrupa Birli?i, Türkiye ile Katılma Müzakerelerinin ne zaman ve hangi ko?ullarda ba?layabilece?ine dair bir tarih verir.
Böyle bir yakla?ım, Türkiye'nin hem Siyasi hem de Ekonomik kriterlere uymak için hevesini arttırır. İnsanlar heyecanlanır.
Katılma Müzakerelerinin ba?lama tarihinin açıklanması,sadece ülke içindeki geli?meleri de?il, Türkiye' nin tüm dı? ekonomik ve siyasi ili?kilerini de etkileyecektir. Türkiye' nin her yönden Uluslararası notu yükselecek (upgrade) ve geli?meleri hızlandıracaktır.
AB DURUMUN VAHAMETİNİ G?RMEYE BA?LADI...
AB açısından bakıldı?ı zaman, Türkiye' ye bir tarih verilmesi hiçte kolay bir karar olmayacaktır. Zira bu adım, AB' ye bir adım daha yakınla?ılması anlamına gelecek ve Türkiye' yi henüz ? tam üye ? olarak göremeyen üyelerin itirazlarıyla kar?ıla?ılacaktır.
Oysa, 1999 sonunda Bulgaristan ve Romanya' ya aynı muameleyi yapmı?lardı. Siyasi Kriterlerde geç kalan bu ülkeye ??u eksikleri, ?u tarihe kadar tamamladı?ınız taktirde, tam üyelik müzakerelerinizi ?u tarihte ba?latırız? dediler. Romanya ile Bulgaristan bu inisiyatif sayesinde kriterlere uyum sa?ladılar. Tam üyelik müzakerelerini açabildiler.
AB heyeti geçen hafta Ankara' da bu mesajı çok net ?ekilde aldı.
Aslında onlar da durumun vahametinin farkındalar. Türkiye' ye mutlaka bir ?ey verilmesi, bir perspektif gösterilmesi gerekti?ine inanıyorlar. Ancak ne yapılabilinece?ini henüz bilemiyorlar. ?nümüzdeki aylar, i?te bu açıdan son derece hayati.E?er Türkiye, uyum yasalarında yeni adımlar atabilir ve özellikle üye ülke ba?kentlerine durumu iyi anlatır, ikna eder ve iyi bastırabilirse, tarih alabilir.
ANAHTAR: İDAM, K?RT?E ?ZEL E?İTİM VE YAYIN...
Bu yıl sonuna kadar AB' yi ,tarih konusunda harekete geçirtecek olan en önemli uyum yasaları da ?idam cezası- ba?ka dilde e?itim ve yayın yasa?ının kaldırılmasıyla? ilgili olanlardır.
Bilinmesinde yarar duydu?um bir noktayı tekrarlamak isterim. Dünkü yazımda Mesut Yılmaz' ın açıklamalarını yansıtmı?tım. O da, bu konudaki yanlı?ı düzeltmi?ti. Ardından AB yetkililerine sordum, aynı yanıtları aldım:
Bizler sürekli olarak, AB' nin Kürtçe e?itimin ve yayın yapmanın serbest bırakılmasını istedi?ini yazıyoruz ve buna dayanarak da AB' nin Türkiye' yi bölme niyeti oldu?unu ileri sürüyoruz. Oysa ortada büyük bir yanlı? var. ?stelik bu yanlı?ı koalisyon ortaklarından MHP hala tekrarlıyor.
AB Türkiye' ye Kürtçe ile ilgili ?imdiye kadar hiçbir ?ey söylemi? de?il.
Kopenhag kriterleri, üye veya üye olacak bir ülkenin ana dili dı?ındaki dillerde ?e?itim ? de?il, ?ö?renim? ve yayın yasaklarının kaldırılmasını öngörüyor.
Ana dil gibi , devlet okul ve ?niversitelerinde ?e?itim? verilmesi söz konusu de?il.
Biz ise duyarlı?ımızdan dolayı, bunu ? AB' nin Kürtçe dayatması? diye niteliyoruz. Bu da yetmiyormu? gibi, Ana dil gibi, Kürtçe' ye de e?itim sa?lanması istendi?ini ileri sürüyoruz .
Söz konusu de?il. Ya kendi kendimizi aldatıyoruz veya bilinçli olarak topluma yalan söylüyoruz.
AB, Türkiye' nin duyarlıklarını biliyor. Bundan dolayı da, esnek davranmaya hazırlanan AB, Türkiye' nin bu konuyu kendi kendine abartmasını anlamakta da güçlük çekiyor.
Kürtçe ö?retmek için özel dersane açılmasıyla ilgili yasa?ın kaldırılmasının yeterli görülece?ini vurguluyorlar. Buna ra?men kamu oyundaki farklı yorum ve direnmeler sürüyor.
Mesut Yılmaz' ın bize belirtti?i çözüm yolları denenirse, çözüme ula?ılabilinecek.
Anlayaca?ınız, Türkiye' nin önü kapalı de?il. İ?ki, biraz hareketlenelim ve temel çıkarlarımızı koruyarak çözümler üretelim.