KOMİSYON RAPORU
GERİDE KALDI...
Herşey bir yıldırım hızıyla gelişiyor.
Son hale bakın, bundan birkaç hafta öncesine kadar gerilim vardı. Kimse AB Komisyonu raporunun nasıl çıkacağını bilemiyordu. Piyasalar tedirgindiler. Çeşitli tahminler yapılıyor ve komplo teorileri üretiliyordu.
Kimileri, Komisyonun Türkiye’ye yeşil ışık yakmayacağını belirtiyor ve felaket senaryoları yazıyordu. Kimileri ise aksini iddia ediyordu.
Tam bir belirsizlik havası hakimdi. Ancak yine de tüm bakışlar AB Komisyonu üstündeydi. Verheugen’in her sözü dikkatle izleniyor, yorumlanıyordu.
Bir de bugüne bakın...
Türk kamuoyu AB Komisyonu raporunu adeta cebine koymuş, yeşil ışığı garantiye almış ve müzakerelerden söz ediyor. Birkaç gün önceki karamsarlık yok olmuş, yerini iyimserlik rüzgarları almış.
Türkiye 41 yıldır ilk defa, AB’ye böylesine yakınlaşmış oluyor. İlk defa katılma müzakerelerinden söz ediyoruz.
İnanılacak gibi değil.
Türkiye herkesi şaşırtıyor ve anlaşılan şaşırtmaya devam edecek.
Mutlu olmalıyız.
Şikayeti bırakıp, iyi günlerin geldiğini görmeliyiz.
Biraz da iyimser olalım...
YARIN DİKERDEM’İ
ANACAĞIZ...
Mahmut Dikerdem’i kaybedeli 11 yıl oluyor. Yarın onu tekrar anacağız. Yıllar ne çabuk geçiyor.
Dikerdem’i sizlere hatırlatmak istememin başlıca nedeni, rahmetlinin fikir namusuna değer veren nadir kişilerden biri olması.
Büyükelçiydi ve istese genel havaya uyar ve etliye sütlüye dokunmadan, rahat bir hayat sürebilirdi. Tam aksini yaptı. Soğuk savaş rüzgarlarının en hızlı estiği dönemlerde dahi, ilkelerinden o günlerin farklı algılanan barış çabalarından vazgeçmedi.
Emekli olduktan sonra da köşesine çekilmedi. Fikir özgürlüğü için, çalışanların hakları için sürekli mücadele etti. 12 Eylül’ün darbesini yemesine rağmen yılmadı. Hasta haliyle hapisanelerde yattı. Ancak hiçbir zaman doğru bildiklerinden çark etmedi.
Eğer Türkiye bugün, fikir özgürlüklerini ön plana çıkaran TCK devrimi yapabiliyorsa, geçmişte Mahmut Dikerdem’lerin katkıları unutulmamalı.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|