BİZ GÜNEY’İ AĞIRLADIK,
ANCAK BİR FARKLA...
Devletin resmi televizyonu TRT-2’nin 4 saatlik Tuncay Güney söyleşisi hala tartışılıyor. Kurum “cevap hakkı”na özen göstermemekle eleştiriliyor.
Ben bu eleştirilerin bir bölümüne hiç katılmıyorum.
Tuncay Güney söyleşisi son derece zamanlı ve gazetecilik refleksi açısından da başarılıydı. Eğer TRT-2 o gün Güney’i ekrana almasaydı, biz Kanal D’deki 32.GÜN için Perşembe akşamı programa çıkaracaktık. Kendisiyle de görüşme halindeydik, ancak Güney TRT’yi seçti.
Bu seçimin nedeni de açık.
Devletin TV’sine çıkmanın bir prestiji vardır. TRT nezdinde devletin röportaj yapılan şahsı suçlu gibi görmediği gibi bir yorum haksız sayılmaz. Bu nedenle biraz daha dikkatli okunabilirdi, ancak işin bu yanını önemsemiyorum. Hele TRT genel müdürü İbrahim Şahin’in dediği gibi, Kurum, devlet sözcülüğünden gerçek gazetecilik işlevine kayacaksa, “iyi bir başlangıç yapılmıştır” da derim.
Bu söyleşideki talihsizlik, yayının canlı olması ve herkese yönelik ispatlanmamış suçlamaların bir süzgeçten geçirilememesidir, o kadar.
Biz de Tuncay Güney’i Kanal D’de konuşturduk.
Ancak, 32.GÜN programını canlı yapmadık. Bant çektik. Programın süresini 1-1,5 saatle sınırladık. Böylece, henhangi bir suçlama yapıldığında müdahale etme şansımız vardı. Nitekim sorgu bantları açıklandığında, “Güney’e işkence yapılmış gibi gözükmüyor” eleştirilerini yanıt verebilecek olan, nasıl işkence gördüğüne ilişkin bölümleri yayından çıkarmak zorunda kaldık. Zira Güney büyük bir canlılıkla işkencede gördüğü coplu taciz girişimini anlatıyordu. Biz bile dayanamadık. Ayrıca konuklarımız, Güney’i tanıyan ve bu süreci dikkatle izleyen meslektaşlarımızdı. Güney’i sorularıyla sorguladılar. Programda idare-i maslahat yapılmadı.
Tuncay Güney’e karşı dürüst davrandık ve kendisine, yasalara aykırı bir söz veya haksız, ispatı imkansız bir suçlama durumunda, o bülümün kesilip çıkarılabileceğini de açıkça söyledik.
Sonuçta, TRT, doğru zamanlı iyi bir iş yapmıştır. Kusuru ise, kontrolün elden kaçırılması, 4 saat süreyle, istediği gibi konuşmasına izin verilmesi olmuştur. Güney’e bir kanaat önderi muamelesi yapılarak, neredeyse dünya meseleleri hakkında bile görüş açıklamasına vesile olunmasıdır. Eğer bu şekilde savcıların işin kolaylaştırmak istendiyse bilemem, ancak bizim yaptığımız daha önceki iki söyleşi izlenseydi, belki bu tuzağa da düşülmezdi. Tecrübesizlik veya kasıtlı bir tercih de eleştirilebilir bir şeydir.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|