AB İÇİN ZATEN
ANAYASA DEĞİŞECEK
Anayasa değişikliği ile ilgili tartışmaların giderek hareketleneceği şimdiden belli oluyor.
Türkiye, bu açıdan bir yol kavşağına girdi.
Yapılacak değişiklikler, şimdiden statükocu ekibin canını sıkmaya başladı.
Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Ergun Özbudun’un hazırladığı taslağın ana hatlarını, Neşe Düzel’in Pazartesi günkü keyifli söyleşisinde okudum.
Özbudun, anayasacılar arasında, son derece sağlam bir bilgi birikimi ve tutarlığı olan bilim adamı olarak tanınır. İdeolojilerin dışında bir isimdir. Gizli gündemi yoktur.
Düzel’e anlattığı kadarıyla, yeni Anayasa taslağı gereken sorunlu alanlara değiniyor. Zaten kavgaların hangi maddelerde kopacağı şimdiden belli:
- YÖK’ün fonksiyonunun değiştirilmesi, üniversitelerin İslamlaşmaya kapılarının açılması olarak algılanacak.
- YAŞ (Yüksek Askeri Şura) kararlarının yargı denetimine açılması da, TSK’nın İslamlaştırılması olarak görülecek ve tepki toplayacak. TSK ile ilgili diğer bazı değişiklikler daha var ki, onlar da tartışmaların dozunu arttıracak.
- DİN DERSLERİ, diğer bir tartışmayı beraberinde getirecek. Zorunlu mu olsun, yoksa tercihli mi? Ben de Prof. Özbudun gibi düşünüyorum ve zorunlu olmaması gerektiğine inanıyorum. Zorla din dersi vermek, hele Sunniliğe dayanan dersleri, örneğin Alevi vatandaşlarımıza dayatmanın hem laikliğe, hem de insan haklarına aykırı olduğu apaçık ortadadır. Bakalım parti bu konuda nasıl bir tutum benimseyecek?
- Cumhurbaşkanlığı yetkileri de bir diğer tartışmayı beraberinde getirecek. Prof. Özbudun’un çok doğru bir saptaması var. “Eğer Cumhurbaşkanı’nın yetkileri kısıtlanacak ve sembolik bir konuma sokulacaksa, o zaman Cumhurbaşkanını halkoyu ile seçtirmenin bir anlamı kalmıyor” diyor. AK Parti’nin, bu konuda da bir tercih yapması gerekecek. Üstelik bu tercih çok gecikmeden yapılmalı zira Gül’ün aday olup olmayacağı da bu alanda varılacak kararlardan etkilenecektir.
Gerçekten de son derece önemli bir süreç yaşayacağız.
Bazı sesler şimdiden “Ne gerek var Anayasa ile oynamaya. Bırakın ilerde ele alalım” demeye başladılar bile...
Bu seslerin sahipleri bir noktayı gözden kaçırıyorlar. O da, Türkiye’nin AB projesi için zaten bu Anayasa’yı değiştirmesi gerekiyor. Bu haliyle devam etmemize imkan yok.
Ayrıca Anayasamızı ne kadar çabuk Kopenhag Kriterlerine uyumlu hale getirebilirsek, Sarkozy ve arkadaşlarının etkinlikleri aynı oranda zayıflar.
Son seçim sonuçları, belki çok konuda mesaj getirdi, ancak AB projesinden vazgeçilmemesi gerektiği yolundaki sinyali, hepsinden önemliydi.
Bu nedenle, Anayasa değişikliğini sadece AKP’nin ideolojisi açısından değil, aynı zamanda AB açısından da değerlendirmeliyiz.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|