EKÜMENİKLİK, BİZİ
NEDEN RAHATSIZ EDİYOR?
Pazar günkü Milliyet’te, Türkiye’nin resmi haber ajansı AA’nın Roma mahreçli bir haberi dikkatimi çekti:
“...Roma Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa 16. Benedictus, Vatikan’da önceki gün Aziz Petrus ve Aziz Pavlus Yortusu dolayısıyla yaptığı konuşmada, Ortodoks Kilisesi’ne birlik çağrısında bulundu. Konuşmasında, kutlamaya her yıl olduğu gibi Fener Rum Patrikhanesi’ni temsilen bir heyetin de yer almasından memnuniyetini dile getiren Papa 16. Benedictus’un Fener Rum Patrikhanesi’ni “Ekümenik” olarak nitelemesi ve İstanbul’dan “Konstantinopolis” diye sözetmesi de dikkat çekti...”
Haberin asıl önemli yanı, Katolik ve Ortodoks kiliselerinin sürdürdükleri “birlikte hareket etme” çabalarında yeni bir adımın atılmasıydı. Ancak, AA’nın haberi gazetelere başka bir yönüyle yansıdı.
Papa’nın, Fener Patrikhanesi’ni “Ekümenik” (Uluslararası) olarak nitelemesi ve İstanbul’u, Yunanca Konstantinopolis kelimesiyle anmasıydı.
Konstantinopolis kelimesine tepki duymayalı çok uzun zaman olmuştu. Toplumun kendine pek güven duymadığı eski dönemlerde, çok sinirlenirdik. Yunanlıların, İstanbul’u elimizden almak için bu kelimeyi kullandıklarını ileri sürenlerimiz dahi vardı. Baktım, şimdi aynı duyarlılık geri gelmiş.
Ekümeniklik sıfatına ise, nedense giderek artan biçimde kompleks duyuyoruz,
Komplo teorilerine inananlarımız, Fener Patrikhanesinin, Ekümenik olarak kabul edilmesinin ilerde Vatikan gibi bağımsız bir devlete dönüşmesine yol açacağını ileri sürerler. Hatta, hiç gerek yokken Yargıtay’ımız geçenlerde bir karar aldı ve Patrikhane’nin Ekümenik sayılamayacağını açıkladı. Hukuken, böyle bir sıfatın kullanılmasının önünü kapattı.
Ancak, benim gibi bir çok kişinin anlayamadığı bir nokta var. O da, Patrikhaneye “Ekümenik” diyenlerin hiçbiri, bu konuda Türkiye’nin görüşünü sorma zorunluluğunun bulunmaması. Patrikhane, Başkan Bush’tan başlayarak, dünya’nın dört bir köşesinde Ekümenik olarak kabul ediliyor. Bizim de “Hayır, Ekümenik diyemezsiniz” zorlaması yapmamıza imkan yok. Ayrıca, Patrikhane’nin Türkiye’den de böyle bir (Ankara tarafından Ekümenik sıfatı kullanılması) talebi yok.
Biz, Ekümenik sıfatını kabul etmeyelim, ancak başkalarının kullanmasına da karışmayalım. Zaten kendimiz karışsak dahi sözümüzü geçiremeyeceğimiz bir ortama sokmaya da gerek yok.
Ayrıca, Ekümenik Patrikhane’nin Türkiye’ye zararı değil, aksine yararı olacağına inananlar arasındayım.
Ne dersiniz...
Dünya üzerindeki milyonlarca Ortodoks’un ruhani lideri olan, binlerce kiliseyi kontrol eden, Patrikhane’ye rahat bir ortam mı sağlamak yoksa boğazına basıp, burnundan getirmek mi daha akıllı bir tutumdur? Kan kusturduğumuz bir Patrikhane mi, yoksa rahat bıraktığımız bir Patrikhane mi ülkemizin yararınadır....
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|