BİLDERBERG’DE
NE KONUŞULDU?
Hafta sonunda, üç günlük Bilderberg toplantılarına ben de katıldım. Büyük bir gizlilik ve güvenlik çemberi içinde yaşadık. Ritz Carlton oteline kapatıldık. 100 kişi civarında katılımcı vardı. Otele bizden başka kimse alınmamıştı. Bir tek yabancı içeri sokulmamıştı. Yattık, kalktık, aynı yerde yemek yedik ve sabahın 08:00’inden, akşam 18:00’e kadar arka arkaya toplantık.
İçeri girmeden önce, soru işaretleriyle doluydum. Kimlerin katılacağı önceden bildirilmişti. Hepsi birbirinden önemli isimlerdi.
Böylesine ünlü ve etkin kişiler bir araya gelince ne olabilirdi? Tabii, bizim komplo anlayışımıza göre, senaryolar yazılmalı, kararlar alınmalıydı. Zaten medyadaki yazılara bakınca, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın dahi burada seçilebilineceği gibi bir izlenim çıkıyordu.
Ben de işte böyle bir heyecanla odama yerleştim. En iyi elbiselerimi giydim, en şık kravatımı taktım ve aşağı indim...
Etrafıma bakınca, heyecanım daha da arttı. Her biri gazete manşetlerinden düşmeyen, TV’lerin spotlarından kurtulamayan insanlar etrafımdaydı.
“...Hele bir de toplantıya girelim, kimbilirdaha neler yaşayacağım” dedim ve kendimi Bilderberg’in akışına bıraktım.
Tam üç gün pestilim çıktı...
Birinden çıkıp diğer oturuma girdim. Katkıda bulunmak, soru sormak ve dikkatle izlemek gerekiyordu. Zira, herkes toplantıları ciddiye alıyordu. Oturumu bırakıp dışarda dolaşan ve kahve içenbir kişi bile yoktu.
Son gün, önümdeki notlara bakınca, tam bir hayal kırıklığı yaşadım. Nerede o gizli kararlar? Nerede o gizemli senaryolar? Hani, Cumhurbaşkanı seçimi ve darbe girişimi konusunda kararlar alınacaktı?
Neredee...!
Ne gizli planlar yapıldı, ne gizli cümleler kuruldu, ne de gizli kararlar alındı. Şimdiye kadar yüzlercesine katıldığım, herhangi bir üst düzey uluslararası toplantıda duyduklarımdan fazlasıyla karşılaşmadım.
Katılımcıların ünleri, etkinlikleri dışında farklı hiçbirşey yoktu.
Ama bunun aksine, benim gibi uluslararası ilişkilere meraklı bir insan için adeta bir cennet idi. Oksijen aldım. Çok şey öğrendim.
Bazı örneklerini vermek isterim...
Irak’taki gelişmelerden başlayıp, Çin’in dünyadaki yerini konuştuk. Acaba, tek kutuplu mu yoksa çok kutuplu mu bir dünya olacaktık?
İran’ın nükleer silah sahibi olmasının, hepimizi nasıl etkileyeceği uzun uzun tartışıldı ve kaygılar anlatıldı.
Amerika’da nelerin yaşandığı, seçimlerin ne getireceği ve ABD kamuoyundaki havanın hasıl geliştiği üzerinde duruldu.
İletişim teknolojisindeki gelişmelerden, enerji politikalarına, kadar dünyanın en önemli sorunları ele alındı.
Üç gün sonunda, dünyanın temel sorunlarını en önemli uzmanlardan öğrendik ve tartıştık.
BİLDERBERG’DEKİ
TÜRKİYE
Tabii, Türkiye de ele alındı.
Hem de iki ayrı oturumda. Önemli sorular soruldu. Ak Parti’nin ülkeyi nereye götürdüğü, bir darbe tehlikesi yaşanıp yaşanmayacağı üzerinde duruldu.
Türkiye hakkında dört soru vardı:
- Seçimi kim kazanır?
- Şeriat tehdidi var mı?
- Darbe olur mu?
- Türkiye, Irak’a girer mi?
PKK ve Irak’taki gelişmeler, Kürt sorunu ve Kuzey Irak’ta yaşananlar ayrıntılı şekilde konuşuldu.
Ben, gizli kapaklı planlar veya kararlar görmedim, ancak dünyanın en önde gelen isimlerinin Türkiye ile ilgili neler düşündüklerini, kaygılarını duydum. Kafaların nasıl karışık olduğunu gördüm.
En önemlisi, üç gün süreyle burada Türkiye konusundaki fikirlerinin biraz daha netleştiğini, bilgilerinin arttığını saptadım.
Bilderberg, işte bu açılardan, İstanbul’da toplanarak çok iyi bir iş yapmış oldu.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|