Bu olay Türkiye'yi de çok etkileyecek. Yeni kurulacak dünya düzeninde bizim de yerimizi bulmamız ona göre önlemlerimizi almamız gerekecek. Kaybedecek olanların başında, seslerini terör kullanarak duyuranlar gelecek.
Dünden itibaren yeni bir dünya düzeni kuruldu. Bu yeni düzenin parametreleri önümüzdeki aylarda kesinleşecek. Ancak şimdiden, nereye doğru gidileceği seziliyor.
Suikast girişimini bir Milat gibi görmek gerekir.
Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra, 10 yıldır tartışmasız tek güç durumuna giren ABD, ilk defa sanıldığı gibi “yenilmez armada” olmadığını gördü. Hem kendi halkı, hem de diğer devletlerin gözündeki eski güçlü-güvenli bir süper lider konumunu kaybetti.
Bush yönetimi, ne pahasına olursa olsun bu güveni yine kurmak ve aldığı darbenin faturasını sorumlulara çıkartmak zorundadır. Yer yarılacak ve mutlaka katil bulunacaktır. Bush yönetimi bunu başaramadığı taktirde, dünya'daki ekonomik ve güç dengeleri tepetaklak olacaktır. Eski düzenin tek patronu ilk defa dünya'nın gözünün önünde dayak yemiştir. Bu olay cezalandırılmadığı ve ABD'nin boyun eğdiği izlenimi doğarsa, Washington ve Batı dünyası ile hesabı olan her ülke veya grup baş kaldırıp, şansını denemeye kalkacaktır.
Afganistan, Irak, Libya gibi Batıya kızgın ülkeler veya “bağımsızlık adına” hareket eden örgütler cesaretleneceklerdir. Bu olasılık, tüm dengelerin bozulmasına yol açacaktır.
BUNDAN SONRA NELER DEĞİŞİR
Gözle görülen ilk değişim, Uluslararası alanda tüm terör hareketlerine ve teröre destek veren ülkelere karşı şimdiye kadar görülmemiş katılıkta bir cezalandırma sistemine gidileceğidir.
Yıllardır konuşulan, ancak bir türlü işletilemeyen terörle mücadele ön plana çıkacak.
Devletlerarası, konvansiyonel veya nükleer koruma yerine, teröre karşı korunma mekanizmaları oluşturulacak.
Devletlerin kendilerini korumak için harcadıkları paraların önemli bir bölümü, istihbarata ve teröre karşı savunma için kullanılacak. İnsanların düşünce şekilleri değişecek. Konvansiyonel ordular, nükleer füze kalkanlarına ayrılan miyarlarca dolarlık planlamalar, belirli oranda terörle mücadele için farklı şekilde yönlendirilecek.
ABD, sarsılan prestijini yeniden kazanmak ve dokunulmazlığını tekrar kurabilmek amacıyla, tüm ilişkilerini yeniden gözden geçirecektir.
Washington bu statüyü yeniden elde edebilmek için, gerekirse savaş dahi açabilir.
FATURAYI KİMLER ÖDEYEBİLİR?
Bu olayın uzun vadeli sonuçlarından en çok zazarı, “haklarını aramak veya seslerini duyurmak gerekçesiyle” eyleme başvuranlar alacaktır.
Kanlı eylem kullananlara, bundan böyle hayat hakkı tanınmayacaktır.
İnsan Hakları ile terörle mücadele arasındaki ince çizgi de büyük olasılıkla kapanacak ve eski müsamahalı yaklaşımlara pek rastlanmayacaktır.
Türkiye'de Hizbullah, DHKP-C, PKK gibi, görüşlerini silahla kabul ettirmeyi planlayan örgütlerin, bundan böyle hayat hakları çok daha kısıtlanacak hatta temellerinden kazınması için kampanya açılacaktır.
Olayın kısa vadede ekonomimize yansımaları olumsuz olacaktır, ancak uzun vadede ABD ile ilişkilerini sıkılaştırdığı oranda , karlı çıkabilecektir.
Özetlemek gerekirse, bugünden önümüzde açılan yeni dönemi tam olarak görmek güçtür. Öylesine büyük bir şok yaşanmaktadır ki, kendimizi hiç beklemediğimiz yerlerde de bulabileceğimizi aklımızdan çıkartmamalıyız.
Daha önce de vurgulamaya çalıştığım gibi, yepyeni bir dünya kurulacak ve Türkiye de yeni yerini bulacaktır.