Türkiye bir yandan Kıbrıs, öte yandan Avrupa Orudsu nedeniyle baskı altında. Ne yazık ki, elimizdeki kozlar çok güçlü de?il. E?er iflas noktasındaysanız ve borç para pe?inde ko?uyorsanız, aynı ki?ilere kafa tutamazsınız.
RUM TRENİNDE K?M?RC? OLMAYIZ...
Sayın Birand,
?Kıbrıs'ta son ?ans? yazınızı (17 Temmuz) okudum. Yazdıklarınız bana ba?ka (?imdi emekli) ve çok önemli bir üst AB bürokratının söyledikleri ile örtü?üyor. Birkaç yıl önce beni de ziyaret eden Vanderbrook (AB Komsiyonu Dı? İli?kiler sorumlusu) ?Kıbrıs treni hareket etti, gecikiyorsunuz. Treni kaçıracaksınız? demi?ti.
Cevaben ?Kıbrıs treni diye bir tren yoktur... AB üyeli?i için müracaatı siyasi nedenlerle yapmı? olan Kıbrıs Rum idaresidir. Rum tarafı sahte oldu?unu bildi?i ?Kıbrıs Hükümeti?ünvanını elinde tutarken ve Yunanistan'ın yardımı ile Kıbrıs Türkünü AB'ne azınlık olarak taktim edebildi?i bu süre içinde, acele , ?Kıbrıs?'ın üyeli?ine öncelik vermektedir. ?yelik için müracaatların maksadını da Klerides açıklamı?tır: ?ye oldu?umuz taktirde garanti sistemi etkisini kaybedecek ve Türklere vadedilenler (iki kesimlilik, nüfus mübadelesi, global mal-mülk takası, üç özgürlü?ün kısıtlanması) AB yasalarına aykırı dü?ecek, böylelikle Rum göçmenler geri dönebilecek ve Yunanlılık zafere ula?acaktır? demi?tir.
Biz de durumu böyle de?erlendiriyoruz ve Kıbrıs'ta yeniden bir çatı?ma istemedi?imiz için uzla?arak statümüzün belinlenmesini, bu olmadan ve 1960 anla?malarınca, Türkiye AB üyesi yapılmadan AB yoluna çıkamayız diyoruz. Rum trenine üçüncü sınıf yolcu veya kömürcü olarak atlamak istemiyoruz. Bunları, 1963'ten 1974'e bize yapılanları anlattı?ımda, dile getirerek izah etmeye çalı?tı?ımda, bu yüksek bürokrat beni durdurdu ve ?geçmi?te ya?amayınız, gelece?i konu?alım? dedi.
Cevaben, sizin ?geçmi?? dedi?iniz cinayetler dizisi neticesinde bugün Me?ru Kıbırs Hükümeti addetti?iniz ve halen bizi bu ünvan altında kolonize etmek için AB'ni kullanmakta olan Rum idaresinin me?ru hükümet olmadı?ını, olamayacanı anlamanız için 1963-74 yıllarını, Akritas planını, 1967'de Meclis'te alınmı? olan Enosis kararını ve AB'ne müracaat nedenlerinin bu oldu?unu bilmenizde yarar vardır deyince Vanderbrook'un cevabı daha da kesin oldu:
?Bunlar arkada kalmı?tır. Her ülke Kıbrıs Hükümetini tanıyor. Siz niye tanımıyorsunuz??
1960 anla?malarından kaynaklanan haklarımızı ve statümüzü Türkiye'nin grantörlükten kaynaklanan haklarını, 1960'da kurulmu? olan Kıbırs Cumhuriyeti'nin üniter bir devlet olmadı?ını kendine öz (sui generis) ko?ullarda, içte tahakkümü önleyici tedbirleri içeren ve iki kurucu orta?ın e?itli?ine dayanan garantilenmi? bir ortaklık oldu?unu; Kıbrıs Cumhuriyeti denilen bu ortaklık Enosis adına yok edilmesin diye ba?ımsızlı?ın kısıtlanmı? oldu?unu, Kıbrıs'ın AB gibi bir Birli?e müracaat edebilmesi için AB'de Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte üye olmaları ve içte her iki orta?ın buna razı olması gerekti?ini anlatmaya çalı?tı?ımda da AB'deki ortak görü?ü yansıtmak için gelmi? olan bu ünlü üst bürokrat ?Kıbrıs meselesi hukuki bir mesele de?ildir... Siyasi bir meseledir. Siyasi karar verilmi?tir... Me?ru hükümet geçerli bir müracaat yapmı?tır. Süreç devam ediyor. Buna ne sizin ne de dı?tan Türkiye'nin veto hakkı vardır. Dolayısı ile bunlarla me?gul olmayınız? önerisinde bulundu.
YA TESLİM OLACA?IZ VEYA DİRENECE?İZ
21 yüzyılda AB gibi bir kurulu? uluslararası anla?malardan kaynaklanan hakların çi?nenmesine; alabildi?ine çi?nemi?, anayasal haklarımıza sahip çıktı?ımız için halkımıza kar?ı soykırım uygulanmı?, anayasayı yırtıp atarak hükümet oldu?unu ilan etmi? Rum idaresini ?me?ru hükümet? olarak kabul ettikten sonra bize teslim olmak veya olmamak ?ıklarından ba?ka bir?ey kalmıyor.
Siz dahil, görü?me yolu ile durumunuzu anlatınız diyenler var.
Bunca yıldır yaptı?ımız nedir? Anlatımda eksikli?imiz oldu?unu sanmıyorum. Bizi dinleyenlerinde anlamakta özürlü olmadıklarını biliyorum. Ancak kendi çıkarları için geçmi?i anlatmamızı engelliyorlar. Rum liderli?ine ?Kıbrıs meselesi 1974'te ba?layan bir istila meselesidir. 160 bin göçmenin eski yerlerine dönmesi meselesidir? yalanına kar?ı çıkmıyorlar. %50 Kıbırs Türk halkına 11 yıl yapılan insanlık dı?ı muamele nedeniyle, Kuzey'e göç etti?ini, geri dönmeyece?ini kaale almıyorlar. Maselenin hukuki ve uluslararası andla?malara dayalı bir statüsü vardır dedi?imizde, bunu da es geçiyolar. Ve bugün Rum liderli?i açıkça ?AB üyeli?i aynı zamanda Enosis'tir? diyebiliyor. Tüm Rum göçmenlerin geri gelebilece?i inancı içinde, masada nüfus müdadelesi ile global mal-mülk de?i?imini öngören parametreleri yok farzediyor!
G?R??MELER KESİLİNCE GAYRETLENDİLER...
Bunca yıldır Kıbrıs'taki Türk haklarını görmezlikten gelen ilgililer, görü?meler kesilince ?imdi bunun nedenini anlamak gayreti içine girdiler. Biz 1960 anla?malarında var olan (anayasayı yırtıp atmakla yok edemedikleri ve Güvenlik Konseyi Kararları ile vurgulanmı? olan) Kıbrıs'ın ba?ımsızlı?ında ve egemenli?indeki e?itlik hakkımızın kabulünü; Rumların, bu anla?malar gere?ince, bizi temsil etmek, tek ba?larına hükümet etmek, bize tahakküm etmek, bizi idare etmek hakları bulunmadı?ının yeniden tescilini istiyoruz. 1975 nüfus mübadelesinin ters-yüz edilemeyece?ini; Fikirler Dizisi'nde karara ba?lanmı? olan global mal-mülk takası için derhal bir komisyon kurulmasını; Türkiye'nin garantörlük hakkına saldırıdan vazgeçilmesini ve 1960 anla?maları gere?ince Kıbrıs'ın AB'ne üyeli?i konusunda zamanlamanın Türkiye'nin de üyeli?i ile e?de?lenmesi gere?ini savunuyoruz. İki kesimlili?in iki egemen devlete dönü?tü?ü gere?inin kaale alınması ?arttır. Gerçekler bunlardır, anla?malar bunlardır.
Hak ve Hukuk budur.
ZORLA BİZE KABUL ETTİREMEZLER
E?itler arasında iyi kom?uluk esastır. Rum'un me?ru hükmümet olarak kabul etmedik diye ba?latıp 38 yıldır devam ettirildi?i ambargoların kaldırılması gerekir.
1963-74 yıllarını ?Türklerle çok iyi geçindi?imiz güzel yıllar? diye taktim etme yalanından vazgeçilmesini de iyi niyet belirtisi olarak görmek istiyoruz.
O zaman Rumların bizden isteyecekleri (sınır düzenlenmesi vs) gündeme gelir. Böylelikle bölgedeki Türk-Yunan dengesi bozulmu? olmaz, içte ?Rumlar bize yeniden ne zaman saldıracak?? korkusu ortadan kalkar. Sizinle konu?an üst düzey bürokrat'a göre bunlar hep bo? lafsa ve ?Kıbrıs? adı altında eli kanlı Rum idaresini üye yapacaksa, bizi bu yönde zorlayıp mahkum edemezler!
Saygılarımla,
Rauf R. DENKTA?
KKTC Cumhurba?kanı
* * *
KİMSE VUR KURTUL DEMİYOR Kİ...
KKTC Cumhurba?kanı Rauf Denkta?'ın daha önce bu kö?ede çıkmı? olan yazılara yanıtını okudunuz.
Sayın Denkta?, önce beni resmen tanırlar, ba?ımsızlı?ımı kabul ederler, ondan sonra müzakere masasına otururum, diyor.
Bizim aklımıza takılan birkaç nokta var.
- Rumların Kıbrıs'ı temsil ettikleri ve Kıbrıs'in iki toplumlu, iki bölgeli bir üniter Devlet oldu?u kararını BM Güvenlik Konseyi verdi. ?imdi bu karar nasıl de?i?ecek?
- Türkiye, AB'ye girmeden Kıbrıs'ın tam üyeli?inin 1960 anla?malarına aykırı oldu?u ileri sürülüyor. Ancak bu madde Kıbrıs'ın bir Uluslararası ?rgüte üye olamayaca?ından söz eder. Oysa AB, Avrupa Konseyi , GATT filan gibi bir örgüt de?il ki (!). AB Uluslararası bir olmu?. ?stelik, Türkiye 1960 Anayasasını kabul etmiyor. ?imdi iddialarımızı nasıl bir Anayasaya dayandırabiliriz.
?zetle, biz verip kurtulmacılardan de?iliz. Biz akılcı politikalar uygulamaz ve müzakere masasına dönmemekte ısrar edersek, Kıbrıs'ı asıl o zaman kaybedece?imize inananlardanız.
BORCU OLANIN PAZARLIK G?C? AZDIR
Toplumun bir bölümünün kafası çok karı?ık.
Türkiye'nin önündeki dı? siyasi sorunlarla ilgili tutumu tam anla?ılamıyor.
Kıbrıs ve Avrupa Ordusu ile ili?kin geli?meler sorgulanıyor. Batı'nın ?imdi de siyasi bir fatura çıkartmaya hazırlandı?ından ku?ku duyuluyor.
Bu haklı bir ku?ku.
Her iki konuda da bir çözüm gerekiyor ve Türkiye ısrarla direniyor.
Acaba ne kadar direnebilece?iz?
?ok güç bir durumla kar?ı kar?ıyayız.
Zira, boynumuz bükük ve elimiz açık, batıdan para istiyoruz.
Hem bir yandan efelik ediyoruz, öte yandan da yardım bekliyoruz.
Kısacası kendi kendimizi bir tuza?a dü?ürdük ve i?in içinden nasıl çıkabilece?imizi bilemiyoruz.
Bilinen bir ?ey varsa, borçlu insanların veya ülkelerin pazarlık güçleri yoktur.
?nümüzdeki aylar ve özellikle Kıbrıs konusunda 2002'nin ilk yarısı bu açıdan hayatı önem ta?ıyor.