Kriz, tüm sözlü güvencelere rağmen, istendiği gibi yatışmıyor. Büyük kayıplara uğrayan iş çevreleri ve işini kaybedip fakirleşen halk, kan istiyor. Yani Hükümetteki bazı isimlerin kellesinin kesilmesinde ısrar ediyor.
Garip bir durumla karşı karşıyayız.
Piyasalar bir türlü durulmuyor.
Meyda yatıştırıcı yayınları ön plana çıkarıyor.
Başbakan başta olmak üzere hükümetin tüm ağır topları arka arkaya “vallahi billahi programın arkasındayız” diye demeçler veriyorlar.
“Bize güvenin “diyorlar.
Piyasaları inandıramıyorlar.
Bu açıdan gelişmeler pek parlak değil.
Toplum kan kokusu aldı.
Açıkçası kan akması isteniyor.
İç savaştan söz etmiyorum.
Hükümetten bazı isimlerin kellesinin kesilmesi için baskılar giderek artıyor. Tatmin edilmedikleri sürece de, piyasalar yatışmayacak.
Ecevit veya Yılmaz istedikleri kadar demeç versinler, Bahçeli açıklama üstüne açıklama yapsın ve “Derviş'in istifa ettirilmesini istemiyorum” desin, yine de kimse inanmıyor.
Toplumun bu insanlara artık güveni yok.
Ecevit- Yılmaz- Bahçeli üçlüsünün tüm çırpınmaları boşa gidiyor.
Kan isteyenler iki kategoriye ayrılıyor.
1. YATIRIMLARINI KAYBEDENLER :
Namusuyla iş kurup yıllarca çalışıp didinen ve biryerlere gelebilenler büyük tokat yediler. Özellikle binlerce Küçük ve Orta boy işyeri kapandı. Tam bir noktaya gelmişler, daha önceki programa inanarak yatırım yapmış, kredi alıp borçlanmışlandı ki, bugün iktidarda bulunanlar, hatalarıyla bütün rüyaları yıktılar.
Büyük patronlar yıkılmasa bile, büyük kayıplarla karşı karşıya kaldılar.
Bankalar yine aynı sistemin bozuklukların ve siyasilerin beceriksizlikleri yüzünden mahvoldular.
İşte bu insanlar (yani piyasalar) kelle istiyorlar. Hiç değilse sorumluların, beceriksizlerin kellelerinin düşmesini arzuluyorlar.
2. İŞLERİNİ KAYBEDENLER:
Hergün binlerce insan iş kaybediyor. Zaten büyük olan işsizler ordusuna yeniler katılıyor. Emeklilerin aldıkları pul oluyor. Giderek fakirleşiyorlar. Işçiler zam alamıyorlar. Bu duruma düşmenin ne demek olduğunu, insanları manen ve maddeten nasıl yıktığını, başına gelmeyen bilemez. Ümitsizliğe kapılırsınız. Ailenizin en basit ihtiyaçlarını dahi karşılayamamanın verdiği eziklik sizi mahveder.
Işte bu insanlar kan istiyor. Çektikleri acının sorumlusu olarak bu sistemi ve sistemin sahibi olarakta hükümeti görüyorlar.
Kabinede kan dökülmesini de, bakanların değişmesi olarak niteliyorlar. Cezalandırılmalarını istiyorlar. Birilerine fatura çıkmasını arzuluyorlar. Böyle bir kıpırdama görmedikçe kızıyorlar, giderek çıldırıyorlar.
Hükümet belki farkında değil, ancak Milliyetçilikmiş, Milli Onurmuş, Bağımsızlıkmış kimsenin umurunda değil. Onları sadece fakirleşmeleri ilgilendiriyor.
Insanlar, fakirleşmelerinin sorumlusu olan birilerinin cezalandırılmasını istiyorlar.
KAN AKMADAN, KELLE DÜŞMEDEN GÜVEN YOK
Türkiye kızgın.
Bu hükümet kendi içinde bir revizyona girmeden, programı olumsuz şekilde etkileyen isimlerin gitmesi isteniyor.
Kabine revizyonu olmadan da piyasaların yatışması beklenilmemeli.
Bahçeli'nin direnişi, sadece ve sadece krizin derinleşmesine yol açıyor.