Michael Leigh bir politikacı değil. Komisyon bürokratı. Bundan dolayı söyledikleri, Avrupa Birliğinde oluşan ortak görüşü kapsıyor. Ben burada önemli bölümlerini özetlemekle yetineceğim. Aynı kelimelerle açıklamadı, ancak ben söyleşiden şu noktaları çıkarttım: Avrupa Birliği Komisyonunun Türkiyeden sorumlu direktörü Michael Leighnin, dün CNN TÜRKteki MANŞET programında yaptığı açıklamalar çok dikkatle okunması ve analiz edilmesi gereken sözleri kapsıyor. Kıbrıs için siyasi engel yok 1. Kıbrıs, herhangi bir çözüm bulunamasa dahi, ABye tam üye olarak kabul edilecektir. Avrupa Birliği bir çözüm bulunmasını tercih etmekle birlikte, genişleme sürecini geciktirmeme kararında. Yeni bir inisiyatif başladı 2. Çözüm için yeni bir inisiyatif başlatılmıştır. BM Genel Sekreteri gözetiminde tarafların, yeni bir dizi öneri paketi ile masaya oturmaları için çabalar arttırılmaktadır. Önümüzdeki aylarda müzakerelerin başlaması gerekmektedir. Türk tarafının duyarlıklarını müzakere masasında ortaya koyması ve tatminkar bir sonuç alması doğaldır. Kıbrıs, Türkiyeyi engelleyebilir 3. Kıbrıs sorununun çözümsüz kalması, Türk tarafının ABye katılmamasıyla sonuçlanacak bir gelişme, Türkiyenin tam üyeliğini engelleyebilir. Bu daha çok Türkiyeden kaynaklanabilecek tepkiler sonucu gerçekleşebilir. Türkiyeye para verdik, kullanamıyor 4. Avrupa Birliği fonları ve Avrupa Yatırım Bankası Türkiyeye hem hibe, hem de proje kredisi olarak bir para verdi. Ancak bürokrasinin hazırlıkları bir türlü tamamlayamaması, gereken projeleri ortaya çıkaramaması nedeniyle bu para kullanılamıyor. Türkiyenin, çeşitli bakanlıklardan gelen talepleri yönlendirecek bir koordinatör ataması gerekmektedir. Krizin hem iyi hem kötü yanları 5. Ekonomik krizin, Türkiye-AB ilişkilerine hem olumlu, hem olumsuz etkileri oldu. Olumsuz etkisi, Türk halkının omuzlarına büyük yüklerin binmesidir. Olumlu yönü ise, gerçekleştirilmeye başlanan ekonomik reformların ABye katılımı hızlandıracak nitelikte olmasıdır. Örnek olarak, banka sektörü gösterilebilir. Takvime göre yavaş ilerliyorsunuz 6. Türkiyenin milli politika belgesiyle ortaya koyduğu reform taahhütleri ileriye doğru atılmış son derece önemli adımlardır. Ancak bu belge içinde önemli delikler de vardır. Katılma müzakerelerinin başlayabilmesi için, Kopenhag koşullarının eksiksiz karşılanması şarttır. Oysa Türkiyenin milli politika belgesindeki taahhütlerin bir bölümü çok soyuttur. Bu açıdan bakılırsa, kısa vadeli çözümler bölümünde yeterli ilerleme görülememektedir. Hızlandırmak sizin elinizde 7. Tam üyelik müzakerelerini biran önce başlatıp başlatamaması tamamen Türkiyenin elindedir. Kopenhag koşullarını (ki bu koşullar bütün aday ülkeler için geçerlidir) yerine getirdikleri anda, müzakerelerin açılması için gereken siyasi kararın çıkması kolaylaşacaktır. Sonuç... 2002nin Kıbrıs yılı veya Türkiye yılı olacağı apaçık ortada.Yine anladığıma göre, Washington-Londra-BM ve AB dörtlüsünün başlatmaya hazırlandıkları inisiyatif, Denktaşı masaya oturtmayı hedefliyor.Bu arada, ilginç bir detay daha vereyim:BM Genel Sekreteri yeni bir öneri paketi hazırlıyor. Bu defa Türk tarafının beklentilerine öncelik getiriliyor. Geriye, Denktaşın çözüm bulma niyetiyle hareket etmesi ve müzakere masasında ciddi bir pazarlığa girmesi kalıyor. Michael Leighnin söyleşisi bence son derece önemliydi, zira ilk defa bir AB yetkilisi kelimeleri çiğnemeden, açıkça koşulları ve tehlikeleri ortaya koydu