DİNK?İN KANI YERDE
KALMAMALI?
Dink cinayetinin her duru?ması insanların kafasını daha da karı?tırıyor. Erhan Tuncel ile Yasin Hayal?in söyledikleri korkunç ?eyler. Ayrıntılara girmeye gerek yok. Ortaya çıkan manzara korkunç. Dink?in öldürülece?i aylar öncesinden biliniyormu?. Erhan Tuncel açıkça söylemi?. Jandarma umursamamı?, Polis omuz silkmi?. Bu çocuk fütursuz ?ekilde konu?uyor ve her ?eyi anlatıyor.
Türk kamuoyu da haklı olarak, ardı ardına sorular soruyor:
Erhan Tuncel?in söyledikleri do?ru mu ?
E?er do?ruysa, nasıl bir inceleme yapıyorsunuz ?
İçerden desteklenmi? veya ihmalden kaynaklanmı? bir durumla kar?ı kar?ıya mıyız. ? E?er böyle ise, ne yapıyorsunuz ?
İncelemeler ortaya nasıl bir manzara çıkarıyor ?
En önemlisi, vur emrini veren bulundu mu ?
Tabii ?imdi alaca?ımız yanıt ?Bekleyin, mahkemenin sonucunu bekleyelim? olacaktır. Peki bekleyelim. Beklemesine bekleyelim de, i?in bir de teknik yönü var. İ?ini yapmamı? veya yapamamı? emniyet mensupları, jandarmalardan söz ediyoruz. Bu ki?iler de mi, bekleyecekler?
Hayır beklenilmemeli.
İçi?leri Bakanlı?ı biran önce olayın perde arkasını ortaya çıkarmalıdır. Cinayetin üstünden neredeyse 1.5 yıla yakın bir süre geçti.
Biz, İçi?leri Bakanı Atalay?ın bu konulardaki duyarlı?ını bilenlerdeniz. Atalay, Dink?in kanını yerde bırakmayacaktır.
ALMANYA, DUYARLI?INI
YETERİNCE G?STERDİ
Ludwigshafen kentindeki yangın, Türk-Alman ili?kilerini direkten döndürdü. İlk günlerde, Türk medyasının bir bölümü, Almanya?da ya?ayan kimi resmi çevreler ve bazı Sivil Toplum ?rgütleri, olayı çok tehlikeli bir yöne itiyorlardı. İki toplumu birbirine kırdırabilecek sözler söylediler. Hele ilk iki gün itfaiye ve polis suçlandı.?
Durumu, Ba?bakan?ın Almanya?ya gidi?i ve orada yaptı?ı konu?malar kurtardı.
Bu arada benim en çok ilgimi çeken, Alman hükümetinin tutumuydu. Ba?ta Ba?bakan Merkel olmak üzere, Ankara?daki Büyükelçi Eckart Cuntz?a kadar tümü son derece dikkatliydiler. Büyükelçinin cenaze törenine katılması, ilgi zincirinin son halkası oldu. Sorumsuz bazı yorumlara çok do?ru bir yanıt verildi. Almanya?yı ele?tirenler de, haksız olduklarını herhalde artık anlamı?lardır.
BUNA KOMİKLİK
DENMEZ DE NE DENİR?
?Bah?i?? Orta Do?u simgesidir. Hayatın bir parçasıdır. Bah?i? olmadan hiçbir ?ey yapamazsınız. Avrupa?daki ?tip? kelimesi de bah?i? anlamına gelir, ancak kullanılı?? yerleri ve amacı farklıdır. İ?te bu açıdan, bizim bah?i? dedi?imize Avrupalı rü?vet der.
Bah?i? küçük miktarda verilir.
Rü?vet?in boyutları daha büyüktür.
Ancak, her ikisinin de bizdeki amacı ?bir servis elde edebilmek, i?ini hızlandırmak, hakkı olmayan bir avantaj elde etmek?tir. Bizdeki uygulamada ikisinin arasında hiçbir fark yoktur.
Geçen haftadan beri süren, tapu dairelerinde rü?vet-bah?i? tartı?masının komikli?i i?te buradan kaynaklanıyor. Tapu-kadastro Genel müdürü Adlı ve Bakan ?zak?ın sözlerinin? medyaya? yansıma ?ekli ve kurdukları cümleler, kelimenin tam anlamıyla bir komedi! Her ikisi de, sözlerinin yanlı? anla?ıldı?ını açıkladılar. Ancak her iki yetkiliye, haddimiz olmadan bir önerimiz var: Sözlerinizi, hep bu ?yanlı? anla?ılma?? tehlikesine dikkat ederek sarf edin.
T?RKLERE ANA DİL,
K?RTLERE NEDEN YOK?
Ba?bakan Erdo?an, Almanya?daki konu?masında, ortaya bir öneri attı. Türk toplumunun,? Alman toplumuna entegre olabilmesi (yani, bir Alman gibi Almanca konu?abilmesi, Almanlar gibi üst düzel e?itim ve Alman i?-cemiyet? alanında rol alabilmesi) için gereken her?eyin yapılmasını önerdi. Türk toplumunu bu yönde te?vik etti. Ancak, aynı zamanda asimilasyon?a (Türklü?ünü unutup, her ?eyiyle Alman olmak anlamında kullanılan bir kelimedir) kar?ı çıktı.? Bunun için, Almanya?daki Türklere ana dillerinde de e?itim veren? Türkçe (lise-üniversite) kurumların gerekti?ini? söyledi. Bu ?ekilde asimilasyon de?il, entegrasyonun gerçekle?ebilece?ini anlatırken
?Bakıyorum, gençler ana dillerini kötü konu?uyorlar. Oysa, hem Almancayı, hem de Türkçeyi iyi konu?abilmeliler. Ana dillerini unutmamalılardır? dedi.
Ba?bakan?ın bu sözleri çok do?ru. Ancak Almanya?da tepki topladı. Yakla?ım ve kelimeye yüklenen anlam açısından yanlı? anlamalar oldu. Konu?ma Türkiye?de çok yankılandı.? Ba?bakanın ileri sürdü?ü bu mantı?ın ülkemizde de uygulanması gerekti?ini söyleyenlere, tamamen ana dil açısından bende katılıyorum.
Kürt kökenli vatanda?larımız, ana dillerini unutmaktan ?ikayetçiler. ?ocuklarına, Türkçe?nin yanı sıra ana dillerini de ö?retmek istiyorlar.
Biz ise, ?hayır? diyor ve dayatıyoruz.
???renemezsiniz? (!)
Neden?
Türkçe?nin yanı sıra Kürtçe tercihli dil olsa veya özel dershanelere cehennem azabı vermek yerine, önleri açılsa hiçbir ?ey kaybetmez kazanırız.
Her kürtçe ö?renen bölücü mü olacak? PKK?ya mı katılacak?
Hayır.
Aksine, biz dayattıkça, PKK tepki gösterenleri tahrik edip da?a çıkmaya te?vik ediyor. Oysa? ana dillerini ö?renme olana?ı sa?lasak daha rahat ya?ayacaklardır.
Artık her ?eyi kendi penceremizden görmeyi bırakılım...Türk vatanda?larına layık gördü?ümüz her ?eyi, kürt kökenli vatanda?larımızla da payla?mayı ö?renelim...Onlar bizim insanlarımız. İçimize almadıkça, kendilerini öteki gibi görüyorlar. Onları kazanaca?ımıza? PKK?ya itiyoruz.
NEDEN BİZİ
SEVMİYORLAR?
Türkiye?nin Avrupa Birli?ine tam üyelik ba?vurusu pandora kutusunu açtı ve içindeki cinlerin etrafa yayılmasıyla sonuçlandı.? Bazı ülkelerdeki Türk aleyhtarlı?ı hepimizi ?a?ırttı.? Hala da bir türlü anlayamıyoruz. Kimimiz bu oyguyu din unsuruna, kimimiz Avrupa?da ya?ayan vatanda?larımızın bıraktı?ı kötü imaja ba?ladık.
E?er hala merak ediyorsanız, Do?an Kitabın çıkardı?ı T?RK KORKUSU?nu alın. Bahçe?ehir ?niversitesi ö?retim üyesi ?zlem Kumrular?ın nefis bir ara?tırması. Halil? İnancık?ın önsözü, bu çalı?manın de?erini daha da arttırıyor. Bu konuda ?imdiye kadar yazılmı? en de?erli ara?tırma kitabını kaçırmayın.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da eri?ebilirsiniz.
|