TÜRBANIN PANZEHİRİ
AB PROJESİDİR...
Türkiye’nin geleceğini etkileyecek gelişmelerden biri, AK Parti (AKP) iktidarının türban yasağı konusundaki tutumu olacak.
Toplumun yarıya yakın bölümü, şu sıralarda kaygı içinde. AKP’nin Üniversitelerde türbanı serbest bıraktırma (Kod adı: Türban operasyonu) girişiminin nereye kadar gideceği tartışılıyor.
Temel sorun, türbanın üniversitelerde serbest bırakılıp bırakılmaması değil. Bu konuda genel bir uzlaşı oluşuyor. Laik çevrelerde dahi, üniversitedeki yasak mantıklı görülmüyor. Gençlerin tercihlerinde serbest kalmaları gerektiği, genel bir kabul görüyor.
Asıl sorun, türbanın üniversitelerden başlayıp tüm kamu alanlarına da yaygınlaşması. Bir süre sonra, ilk-orta-liselere, ardından da hastaneler ve yargı alanlarına sıçraması.
Giderek, türbanlı veya sarıklı hakim-savcı veya doktorların türemesi. Erkek hastaya bakmak istemeyen kadın doktor veya erkek doktor istemeyen kadın hastalarla karşı karşıya kalınması.
Türban kararı, pandoranın kutusunu açtı. AKP Konya milletvekili Hüsnü Tuna’nın “üniversitelerden sonra, türbanın her yerde serbest bırakılmasına çalışacakları” açıklaması büyük yankı yarattı. AKP’nin gizli gündeminin ortaya çıktığı şeklinde algılandı.
Eğer Erdoğan’ın gerçek niyeti türbanı genelleştirmek değilse, şimdi, kamuoyundaki kaygıların giderilmesi gerekiyor.
Ne yazık ki, artık sözlü güvenceler yetmiyor. AKP’nin, türban konusunda inandırıcılığı kalmadı. Artık somut veriler gerekiyor.
Anayasaya çok net şekilde, serbestinin Yüksek Öğrenimle sınırlı olduğunun yazılması... Alkol satışlarına kısıtlama yapmaktan vazgeçilmesi gibi...
Bence asıl güvence, AKP’nin türban ile ilgili kaygıları dengeleyebilmek, bizlere laik sistemin devam edeceği konusunda güven ve moral verebilmek için, hiç zaman harcamadan AB projesine sarılması gerekiyor.
AB reformlarını hareketlendirmiş ve Brüksel trenini hızlandırmış bir AKP iktidarı, laik kesimdeki kuşku ve kaygıların önemli bir bölümünü giderebilir. Zira unutmamamız gerekir ki, laik sistemin gerçek güvencesi Avrupa Birliğidir. Tam üye konumundaki bir Türkiye’nin İslamlaştırılması imkansızdır.
Erdoğan bizleri rahatlatmalı, kaygılarımızı dikkate alıp, buna göre hareket etmelidir. Eğer bu yönde adım atmazsa, AB’ye sırtı dönük oturmayı sürdürürse, o zaman gerçek niyetinin Türkiye’yi İslamlaştırmak olduğu sonucuna varılacaktır.
Bu da, Türkiye’nin yönünü değiştirmek anlamına gelecektir.
Erdoğan’ın böyle bir niyeti olduğunu sanmıyorum. Ancak, yeterli dikkati göstermez veya hoyratça hareket ederse, Türkiye’yi istemese dahi, bölünmeye götürebilir.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|