SON İKİ HAFTANIN
PERDE ARKASI...
Bayram dahil, son iki hafta Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerinde ilginç bir yol ayrımı yaşandı. Bazı şeyler farklılaştı. Bakışlar ve konuşmalar değiyti. Özellikle, Fransız parlamentosundaki oylamadan sonra yaklaşımlar epey ilginçleşti.
RADİKAL ile birlikte dün dağıtılan KRİTER dergisi için, bu konuda geniş bir araştırma yaptım. Bambaşka bir manzarayla karşılaştım. Bulgularımı sizlerle de paylaşmak istiyorum:
Ekim ayı, Türkiye- Avrupa Birliği ilişkileri açısından son derece hareketli geçti ve tahminlerin ötesinde, ilginç ve olumlu sonuçlar doğurdu. Belki hayret edeceksiniz ancak, Fransız Parlamentosundaki Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili oylama, birçok üye ülkede ve AB medyasında farklı yansıdı. Şimdiye kadar hissettiğimiz soğuk rüzgarların dinmesine, aksine ılıman bir bakışın yaygınlaşmasına yol açtı.
Türkiye’ye haksızlık edildiği, gereksiz şekilde baskı yapıldığı, üstüne gidildiği sözleri birden bire artar oldu. Medya’yı taradığınız zaman, yine ilk defa Türkiye’ nin bu şekilde hırpalanmasının ters tepeceğinin altını çizenler yaygınlaştı.
Kısacası, az dahi olsa, Türkiye’nin lehine bir hava doğdu. Fransız Parlamentosu Türkiye’yi cezalandırmak isterken, kendini yaraladı. Tepkiler öylesine yaygınlaştı ki, sonunda Türkiye daha haklı bir platforma oturdu.
Bu ortam, Avrupa Komisyonu ve Dönem Başkanlığına da yansıdı.
Fransadaki oylamanın yarattığı fırtına sürerken, Türkiye’yi, bir de 8 Kasım’da yayınlanacak olan AB Komisyonu İlerleme Raporu ile tartaklamanın doğru olmayacağı sonucuna varıldı. Türk kamuoyunun baskısıyla, zaten seçim sürecine girmiş olan AKP iktidarının ters tepkisinden çekinildi.Sonuçta, dönem Başkanlığını elinde tutan Finlandiya’ nın önerisi, AB Komisyonu tarafından kabul edildi.
Buna göre, Komisyon 8 Kasım’da yayınlanacak olan İlerleme Raporunda, Kıbrıs ile ilgili bölümünde sert bir tavsiyede bulunmayacak. Zaten, basına sızan bölümlerde de bu gerçek anlaşıldı.
Komisyon raporunda, AB Konseyinin 21 Eylül 2005 tarihli kararını tekrarlamakla yetinecek ve “…Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmemesi, müzakere sürecini etkileyebilir..” diyecek.
Bu şekilde,Dönem Başkanı Finlandiya,tren kazasını önleyecek bir çözüm üretebilmek için, Aralık doruğu , hatta 2007 sonuna kadar süre kazanabilecek. Bu şekilde, Kıbrıs gemilerine Türk limanlarının açılması sorunu, Türkiye’deki genel seçimlerin ertesine bırakılabilinecek.
Bu anlaşma, Brüksel’de derin bir nefes alınmasına yol açtı. Nedeni de, üye ülkelerin büyük çoğunluğunun, Türkiye ile müzakereleri askıya alınmasını istememesi. Bu yaklaşıma Fransa’nın dolaylı katkısı da eklenince, tren kazasının ertelenmesi imkanı doğmuş oldu.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|