VAKIF YASASI NEDİR?
1936 yılında devlet, ülkede yaşayan azınlıklar (Rum, Ermeni, Yahudi vs...) tarafından kurulmuş vakıflara bir çağrıda bulundu ve sahip oldukları tüm taşınmazları beyan etmelerini istedi. Her vakıf beyanname doldurup yolladı. Yasaya göre, vakıfların istedikleri taşınmazı edinme hakları vardı ve bu hak devam etti. 38 yıl boyunca hiç kimseden ses çıkmadı.
1974’te, Ege sorunu köpürmüş ve daha da önemlisi Kıbrıs harekatı ve sonrasında gelen sert tepkiler, Türkiye’yi sarsmıştı. Bu ortam, devletin zaten büyük çoğunluğu Rum kökenli olan vakıflara karşı tutumunu değiştirdi. Her şey 1974 yılında, Yargıtay’ın birden bire azınlık vakıflarını “yabancı kuruluş” sayması ve mal edinmelerini yasaklayan kararlarıyla değişti. Yargıtay, kendi vatandaşı olan gayrimüslimleri “yabancı” sayıyor ve mal edinmelerini yasaklıyordu.
Aslında bu bir ilk adımdı. Hedefin, azınlık vakıflarının elindeki mallara el koymak olduğu kısa sürede anlaşıldı. Nitekim, Yargıtay’ın bu kararından sonra devlet, vakıflara bir yazı yazıp “1936 beyanından bu yana elde edilmiş taşınmazların bildirilmesini istedi” ve Yargıtay kararına dayanılarak “Sizler yabancı kuruluşsunuz, yeni taşınmaz alamazsınız” dendi ve son 38 yılda edinilmiş tüm mallara el kondu.
Neresinden bakarsanız, hiçbir uluslararası hukuka uymayan, açıkça mülkiye ve miras hakkının ihlali ve “Ben istedim oldu” yaklaşımıydı.
Türk vatandaşı gayrimüslimler yabancı muamelesi gördü ve vakıflarına hibe ettikleri mallara el kondu. Yetmiyormuş gibi, bu taşınmazların bir bölümü de, devlet tarafından 3’üncü kişilere satıldı.
Bugün tartışılan yasa tasarısı, 30 yıl önce yapılmış bir hatanın- haksızlığın düzeltilmesinden başka bir şey değil. Ayrıca, eğer biz düzeltemezsek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi düzeltecek ve devlet milyarlarca dolar ödemek zorunda kalacak.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|