MAHKEME, SEÇİM BARAJINI
İNDİREBİLECEK Mİ?
2002 seçimlerinde DEHAP’ın Şırnak listesinden aday olan Mehmet Yunak ve Resul Sadak, yüzde 46 oy almalarına rağmen, parti ülke genelinde yüzde 10 barajını geçemediğinden dolayı TBMM’ne girememişlerdi.
Oysa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1’inci protokolünün 3’üncü maddesi, bütün imzacı ülkelerin uymaları gereken bir kural getirmişti. Buna göre, sözleşmeye taraf olan üyeler, seçim yasalarını, “Halkın iradesini serbestçe yansıyacak şekilde” düzenlemeyi taahüt etmişlerdi.
Mehmet Yunak ve Resul Sadak, kendilerini örnek göstererek, Türkiye’deki yüzde 10’luk seçim barajının “halkın iradesini seçim sandığına serbestçe yansıtmasını engellediği, dolayısiyle değiştirilmesi gerektiğini” belirtip, Türkiye’yi şikayet ettiler.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ilk defa, bu başvuruyu “incelenmeye değer” buldu. Böylece yeni bir sürece girildi.
Mahkeme, 5 Eylül’de Strasburg’da tarafları dinleyecek ve ardından da -birkaç ay içinde- kararını verecek.
Mahkemeden iki karardan biri çıkacak.
Ya, Türkiye’nin uygulamasının normal olduğu belirtilecek ve ceza verilmeyecek veya “Türkiye haksız” görülecek.
Eğer Türkiye haksız görülürse ne olacak?
İşte işin en zor yanı, daha doğrusu püf noktası da bu…
Mahkeme kararında ne diyecek?
Yüzde 10’luk barajın, halkın iradesinin sandığa yansımasını engellediğini, dolayısiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1’inci protokolü 3’üncü maddesinin ihlal edildiğini söyleyebilir.
Ancak, Mahkeme bu saptamanın ötesine geçemez. Zira, “baraj oranı ne olmalı ki, halk iradesi sandığa serbestçe yansıyabilsin” sorusuna yanıt veremez. Hemen her ülkede farklı uygulamalar var. Baraj Avrupa’nın genelinde yüzde 5, bazılarında daha yüksek, diğerlerinde daha düşük.
O zaman ne olacak?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin TÜRKİYE SÖZLEŞMEYİ İHLAL EDİYOR kararı, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne yollanacak. Dışişleri bakanlarından oluşan bu Komite, önce kararı Ankara’ya iletecek, ardından da “Bu durumu düzeltmek için ne yapıyorsunuz?” sorusunu soracak. Türkiye de kendine göre gerekçeler verecek.
Sonra?
Karşılıklı bu mesajlaşma devam edecek. Nedeni de, en iyi baraj oranının ne olduğu konusunda kesin bir kıstasın bulunmaması.
Ne olursa olsun, bilinen bir tek şey var, o da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi veya Avrupa Konseyi’nin, barajın değiştirilmesi girişiminin önümüzdeki ilk seçimlere kadar bir sonuç vermeyeceğidir. Ancak, bilinen bir başka nokta daha var. O da, Türkiye’nin yüzde 10 barajını çok uzun yıllar sürdürmesinin giderek imkansızlaştığıdır.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|