ASKER DEĞİL,
ASIL BİZ KORUMALIYIZ...
Anlaşılan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar ki dönemde, giderek artan biçimde bu kışkırtmalar yaşanacak. Asker’i işin içine sokabilmeye çalışanlar olacağı gibi, marjinal dahi olsa köktendinci gruplar da tahriklerini arttıracaklar.
Bu dönemde asıl önemli rol ise medya’ya düşüyor.
Türk medyası geçmiş dönemlerde darbelere çanak açtı, tahrik etti, alkışladı, işler kötü gidince de darbe yapanları mahkum etti.
Bu defa farklı bir tutum sergilemek zorunda...
Herşeyin başında, bugünkü iç ve dış koşullarda Askeri bir müdahelenin, Türkiye’de kanlı bir iç kavgaya yol açma olasılığının büyüklüğünü en iyi medya biliyor. Aynı şekilde, Askeri bir müdahelenin ülkeyi ekonomik yönden yıkacağını, dışarda da tam bir izalasyona iteceğini de yine medya biliyor.
Bu durumda, tutumumuzu netleştirmek gerekmez mi?
Hep birlikte olası bir “darbeye karşı duran” tutum benimsemek ülkenin çıkarına değil mi?
Bırakın, Türkiye’nin laik-demokratik sistemini bizler koruyalım. Askeri kışkırtıp, BM gözlemcisi gibi uzaktan seyretmeyelim. Askeri göreve çağıran tutumlara girmeyelim.
Emin olun, sivil toplumun caydırıcılığı, makinalı tüfekten daha etkindir. AK Partiye asıl HAYIR diyecek ve dediğini yaptıracak olan kesim, muhalfet de dahil Sivil Toplum örgütleridir.
Gelin, sorunlarımızı demokrasi içinde çözelim.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|