Mehmet Ali Birand
 
SON MİLLİ SIR...
 
 

SON MİLLİ SIR...


Hürriyet Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün Salı günkü yazısını gördünüz mü? Özkök son derece önemli bir tespit yapıyor ve önümüzdeki dönemlerde nelerle karşı karşıya kalabileceğimizi, özetle şöyle yansıtıyordu:

   

“...Ülkemizde birtakım çevreler şu hesabı yapıyor: Gelecek yıl sonunda Avrupa Birliği bize tarih vermezse, bu defter bir daha açılmamak üzere kapanır. O zaman içeride birbirimizle baş başa kalırız. İnsan Hakları vs gibi konular rafa kaldırılır ve nihai bir hesaplaşma olur... (Yani) şu Avrupa defteri bir kapansın biz size gösteririz, sloganı sessiz bir çığlık gibi kulaklarımızı tırmalar hale geldi. Adı konmayan, telaffuz edilmeyen bu stratejinin savaş alanı da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir...Bu strateji etrafında dünyanın en tuhaf ittifakı kurulmuş durumdadır. Bu ittifak bugünlerde KKTC’de çözümü engellemek için büyük bir mücadele veriyor. İttifakın ortak amacı ise, Türkiye’nin AB’ye girmesini engellemektir...”

   

Özkök cesaretle ortaya çıkıyor ve kimselerin parmak basmadığı bir konuda herkesi uyarıyor: “...Kapı (AB) önümüzde aralık duruyor, itip gireceğiz. Bunu başarmak için ihtiyacımız olan tek şey, tuhaf ittifakın ortakları kadar azimli, arzulu ve motive olmak. Nihai hesaplaşma mı ? Hadi öyleyse bu hesaplaşmayı şimdi yapalım.”

  

 Özkök’ün, önümüzdeki manzarayı çok net şekilde anlattığı makalesi, şu anda yaşanan büyük mücadelenin iç yüzünü ortaya koyuyor.

   

Aynı gün Milliyet’te  Hasan Cemal de, bu ittifakın oyununu bozmanın tamamen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın takınacağı tavıra bağlı olduğuna dikkat çekiyor. “Kararınızı verir, bu iş böyle olacak dersiniz” diye ortaya çıkması gerektiğini belirtiyor.

   

Gerçekten de farklı dünyalar arasında bir  savaş yaşıyoruz.

   

Türkiye’yi uçurmak ve yepyeni bir dünyaya taşımak isteyenlerin seçtikleri yol ile, Türkiye’yi eskiden olduğu gibi içine dönük ve kavruk şekilde tutmak isteyenlerin seçtikleri yol çatışıyor. Farklı iki görüş, Kıbrıs konusunda son muharebeyi veriyorlar.

                                              

DENKTAŞ, BAŞ AKTÖR

ROLÜNDE...

 

KKTC Cumhurbaşkanı bu mücadelede baş aktör rolünü aldı ve hırsla asılıyor. Yapılan tartışmalar artık Annan planının yararları ve zararları ile ilgili değil. Onun çok ötesine geçti. Eski düzen ile yeni bir düzen arayışının kavgasına dönüştü.

   

Denktaş, son derece etkili biçimde, hükümete karşı bayrak açmış durumda. Yapmak istediği de artık açık. Amacı, Türkiye’de Kıbrıs’taki statükonun değişmemesini, ülkenin AB’ye gidişini engellemek isteyenleri hükümete karşı kışkırtmak. Onların eline sürekli yeni gerekçeler vermek. Dikkat edecek olursanız, hergün TV’lere çıkıp yeni komplo teorileri üretiyor. Ertesi gün de, bilinen çevreler bu teorileri işliyorlar.

   

Denktaş bununla da kalmıyor, Genelkurmay ve Cumhurbaşkanlığındaki kuşkuları da körüklüyor. KKTC’de hükümet kurulmasını zorlaştırmak için de elinden geleni yapıyor. Mümkün olduğu kadar zaman kazanmaya çalışıyor.

   

AKP hükümeti açıkça söyleyemese dahi, Denktaş ile ipleri artık koparmış durumda. Ancak şu ana kadar, kendi politikasını tam anlamıyla saptayamadığından dolayı olacak, henüz sesini çıkartmıyor. Adeta Denktaş’ın nereye kadar gitmek istediğini görmeyi arzuluyor.

   

Kıbrıs sorunu artık bir uzlaşma, tüm ilgili tarafların bir araya gelip oluşturacakları bir politika ile çözümlenemeyecek noktadadır. Bundan sonra hükümet, siyasi sorumluluğu yüklenip ortaya çıkmak ve “işi biz böyle çözmek istiyoruz” demek zorundadır. Denktaş ile masaya oturmanın da imkanı kalmamıştır.

                                            

DENKTAŞ ÇEKİLME

TEHDİDİNİ YİNELİYOR

   

Salı Günkü Milliyet’te Fikret Bila’nın, Denktaş ile konuştuktan sonra yansıttı hava, KKTC Cumhurbaşkanının “Türk hükümeti Annan planı çerçevesinde masaya oturduğu taktirde, görüşmecilikten çekilmek ve ilerde böyle bir çözüm gerçekleştiği taktirde de Cumhurbaşkanlığından da istifayı düşündüğü” şeklinde.

   

Denktaş bu ülkeyi ve Kıbrıs Türklerini rahatlatmak, önlerini açmak istiyorsa fazla beklememeli. Hemen istifa etmeli. Zira bu düğüm başka türlü çözülmez. Aksine çok daha büyük kargaşalara yol açabilir. Eskiden Denktaşın istifa tehditleri belki önemsenirdi, ancak artık o da önemini kaybetti. Türk tarafı nasıl Kopenhag’da büyük bir fırsatı kaçırıp elindeki kartların değerini yitirdiyse, Denktaşın elindeki kartlar da giderek eriyor.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- Yiyin efendiler...
- BUGÜN HEM POLİS, HEM PKK SINAVDAN GEÇECEK
- MHP'nin Türkiye'ye verdiği büyük zarar
- Artık, birbirimize yalan söylemeyelim...
- Türkiye yıllardır AB’nin vize uygulamasına itiraz edip durur. 1974’te Almanya’nın başlattığı ve 36 yıldır sürdürülen vize anlayışı çoktan değişti.
- Cemaat, efsaneleşen gücü’nün esiri oluyor…
- MİLLİ GÖRÜŞ, GÜLEN’İ GÖLGELEDİ…
- 12 EYLÜL BELGESELİ BAŞLIYOR…
- 32.Gün ile birlikte büyüdük... Göz açıp kapayana kadar geçmiş. Daha dün Ali Kırca...
- KAVGA BEKLENİYORDU, TAM AKSİ ÇIKTI...
- BİZ NEDEN KIZIYORUZ, ASIL SARKOZY UTANSIN...
- ERDOĞAN’IN AMACI BATI’YA SIRT DÖNMEK DEĞİL...
- CNN TÜRK’ÜN GİZLİ KAHRAMANLARINI TANIYIN…
- Yahudi aleyhtarlığını kışkırtıyoruz…
- Emekli Albay Arif Doğan öyle sözler söylüyor...
- Avrupa, Anayasa değişikliğini yetersiz ancak olumlu görüyor
- 1'inci köprüye karşıydım, bugün ise destekliyorum...
- Ermeniler, bize muhtaç olacak kadar fakir değil…(3)
- ERDOĞAN VE İHH KAZANDI, KAYBEDENLER İSE...
- Yine Ermeni çalışıyor, yine Türk seyrediyor...
- Ermeniler Türkiye'yi, alkışçılara şikayet edecek (2)
- ERDOĞAN, DOĞRUSUNU YAPIYOR...
- Genelkurmay sivile açılıyor
- Sevgili Dostlar,
- Artık PKK’dan çok, genç Kürtler korkutuyor…