TÜRKİYE’DEKİ TÜM
SEMPATİYİ KAYBETTİLER
Türkiye, kendi 11 Eylül’ünü yaşıyor.
Önce bir deprem (Cumartesi günkü Sinagog patlamaları) ardından da dünkü artçı depremler hepimizi gerçeklerle karşı karşıya getirdi.
11 Eylül’ü sadece televizyonlardan izleyenler, olayların boyutunu yeterince hissedememişlerdi. Gidip yerinde görmek gerekiyordu. Nitekim bende önce televizyonlardan izlemiştim. Sanki film seyreder gibiydim. İşin vahametini, New York’a gidip çıplak gözle görünce çok daha iyi anladım. Daha doğrusu daha iyi hissettim.
Türk toplumu da, Amerika’yı vuran terör’ü televizyonlardan izledi. Ne zaman ki biz vurulduk, o zaman herşey değişiverdi. Hele olayların geçtiği yerleri dolaştığınızda, terörün soğuk nefesiyle karşılaşıyorsunuz.
İnanılmaz bir manzara.
İşte o zaman haykırmaya başlıyorsunuz.: Hayır biz sizlerle birlikte değiliz ve hiçbir zaman da olmayacağız.
Şimdi, uzunca bir süredir tartıştığımız soruya geri dönelim: Kimdir bu adamlar ve ne yapmak istiyorlar?
Hemen başından itibaren bir gerçeği tekrarlayalım:
Bu adamların kim olduklarını bilmiyoruz. Vermek istedikleri mesajlar konusunda ise, herkesin farklı yorumu var.
Eğer ortak noktaları alırsak, şöyle bir sonuçla karşılaşıyoruz:
İntihar saldırılarını gerçekleştirenler, Türk vatandaşlarıdır.
Bu insanlar El Kaide örgütünün desteği ve büyük olasılıkla planlaması altında hareket etmişlerdir.
Hedefleri, iki ayrı mesaj vermeye yöneliktir:
Türkiye’yi, ABD, İngiltere ve İsrail ile yakın ilişki kurduğu için cezalandırmak.
AKP hükümetinin yaratmaya çalıştığı bir modele karşı tepkilerini göstermek.
HEDEFLERİNE
VARABİLDİLER Mİ?
Fazla uzağa gitmeden etrafımızdaki insanların tutumlarını incelediğimiz zaman, bu adamların hedeflerine varamadıklarını hemen anlıyoruz.
Türkiye bugün, eskisine oranla çok daha güçlü şekilde ABD-İNGİLTERE cephesine yakınlaşmıştır. Uluslararası terörün ne anlama geldiğini ilk defa böylesine açıkça hissetmiştir.
Yani, “aman, batılı cepheden uzaklaşalım” düşüncesi eskiden biraz var idiyse bile, bugün artık (böyle bir his) kalmadı. Aksine, çok açık şekilde cepheleşme daha da kesinleşti. Bu katliamlar, Türkiye’nin yönünü daha da netleştirdi.
BUNDAN SONRA
NE OLACAK?
Bu olayların bir daha tekrarlanmayacağını sanmayalım. Yenileri çıkacak ve kendilerini öldürme pahasına bu deliliklerini sürdüreceklerdir.
Bazılarımız, “Eğer ABD Irak’ı istila etmeseydi böyle olaylarla karşı karşıya kalınmazdı” görüşünü yayıyorlar. Oysa, unuttukları bir nokta var. Bütün bu olaylar 11 Eylül günü El Kaide’nin ABD’ye saldırısı ile başladı. Hala devam ediyor ve etmeyi de sürdürecek.
Benim dikkatimi çeken unsur, bu defa Uluslararası kamuoyu ve hükümetlerinin Türkiye’nin etrafında ilk defa bir dayanışma çemberi oluşturmalarıydı. Hemen hemen her ülkeden tepkiler geldi. Teröre karşı cephe kurulması için, ilk defa böylesine büyük bir destek çıktı. Gelişmeler soğuduktan sonra verilen sözlerin unutulacağını da hiç sanmıyorum.
Bu olaylar, hem Türkiye’nin kendi kendine bakışını, hem de Uluslararası kamuoyunun Türkiye’ye bakışını etkileyecektir. Artık eskisi gibi basit, sözlü destek mesajları ile yetinilmesi söz konusu olamaz.
Bundan sonra farklı bir dünya ve farklı bir ilişki içinde yaşayacağız.
EL KAİDE NASIL
DURDURULABİLİR?
Şimdi hepinizin aynı soruyu sorduğundan emenim.
Nasıl durduracağız?
El Kaide adresi bilinen bir örgüt değil. Afganistan ile Pakistan arasındaki dağlarda yaşayan Usame Bin Ladin de oturduğu yerden direktifler dağıtmıyor. Elle tutulamayan bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. Bu durumda Türkiye’nin yapması gereken, El Kaide’nin Amerikalılar tarafından vurulması veya yok edilmesini beklemek değil, El Kaide’nin Türkiye’de kullandığı grupları yok etmek olmalı. Bataklığı kurutmaktan başka hiçbir çaremiz yok. İşter şu veya bu ideoloji, inanç veya etnik grup olsun, gözünün yaşına bakmamamız gerekir.
Bunun başka yolu yok...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|