TSK’DA ROTASYON
DÖNEMİ...
Önce, dünkü köşe yazımın özetiyle başlayalım:
1991’deki 1 inci Körfez savaşı, Bosna, Kosova, Afganistan ve nihayet Irak’ın istilası çok şeyi değiştirdi... Savaş anlayışı farklılaştı. İnsan kaybını en alt düzeye indirmek ağırlık kazandı. Konvansiyonel savaşın yapılması tümüyle değişti. Eskiden Kara Kuvvetlerinin tank-top-mekanize ve piyadeye dayanan ağırlığı, büyük hızla teknoloji ağırlıklı Hava gücüne kaydı. 21 inci asırda Türkiye’nin karşı karşıya kalacağı tehditler ve genel olarak Ordu’larda görülen bu değişimi TSK nasıl omuzlayacak? Küçük, teknoloji yoğun Hava’ya dayanan caydırıcılığını gerçekleştirebilecek mi?
Aslında TSK, 21 inci asırda karşı karşıya kaldığı bu büyük değişimin farkında, görmemiş olsa, son derece önemli bir vizyon gerektiren “saldırı helikopteri ihalesini” geciktirirdi.
Neresinden bakarsak bakalım, Türk Silahlı Kuvvetlerini büyük bir reform gerekliliği zorluyor.
TSK’nın bugünkü yapısını ve genel yaklaşımını değiştirmeden, önümüzdeki yıllarda karşı karşıya kalacağı tehditleri caydırması imkansızdır. Oysa 21 inci yüzyılda, etrafımızdaki tehditler birçok yönden daha da artacaktır.
Ben burada sadece bir kaç noktaya dikkat çekmek, daha doğrusu üzerinde düşünülmesi ve tartışılabilinmesi için değinmek istiyorum.
GENELKURMAY BAŞKANLIĞI
ROTASYONA GİREBİLİR...
Eğer TSK değişen dünya koşullarına uyum sağlamak istiyorsa, uzun yıllardan beri sürdürülen bir uygulamayı artık değiştirmeyi düşünmelidir.
Batı ordularının hiçbirinde, Genelkurmay Başkanlığı mevkii Kara Kuvvetlerinin tekelinde değildir. Kara-Hava-Deniz arasında rotasyonla değişir. Bizdeki uygulama çok eskiye dayanır ve gerekçesi “Kara Kuvvetlerimiz, Hava ve Deniz’i sayısal olarak birkaç defa katlar. Sorumluluğu da aynı oranda çok büyüktür. Bundan dolayı 1 inci Başkanlığın Kara Kuvvetlerinde bulunması doğal” şeklindedir.
Bu mantık eskiden doğruydu. Zira savaşlarda Tank-Top-Mekanize-Piyade unsurları çok ağırlıklıydı. Ülkenin savunması, özellikle soğuk savaş döneminde ağırlıklı olarak Kara Kuvvetlerinin omuzlarındaydı. NATO’nun Sovyetlere karşı planlarında da ağırlık Kara Kuvvetlerindeydi. Hava ve Deniz’in rolü kısıtlıydı. Varlıkları da cılızdı.
Ancak bu durum artık değişti.
Bugün Tank-Top-Piyade değil, Hava’nın ağırlığı ön plana çıkıyor. Helikopterleriyle, akıllı bombaları, uçakları ile HAVA üstünlüğü olan ülkelerin caydırıcılığı artıyor. Tank-top-piyade sayısı değil, teknolojisi yoğun ordular güçlü olarak niteleniyor.
Genelkurmay Başkanlığını Hava Kuvvetleriyle paylaşmak, yüksek teknolojiye dayanan hava üstünlüğüne dayanan bir vizyonun düşünce yapısının ön plana çıkarılmasıdır.
Bu yazdıklarımı Kara-Hava-Deniz çekişmesi gibi algılamamak gerekir. Benim üstünde durduğum, temel bir yaklaşım farklılığıdır. O kadar.
ORDUYU KÜÇÜLTMEK
ZORUNDAYIZ...
Üstünde uzun yıllardır tartışılan diğer bir temel sorun da, Ordunun yapısıdır.
Türkiye bugünkü koşullarda, Silahlı Kuvvetlerine daha fazla kaynak ayırabilecek durumda değildir. Aksine, kısıntılara gidilmesi gündeme gelmektedir. Oysa, 21 inci yüzyılın gerektirdiği Hava üstünlüğü (yüksek teknoloji) yeni harcamalar gerektirmektedir.
Kaynak, ancak bir yerlerden kısıtlama ile elde edilebilecektir. Bu da, 600 binlik Orduyu örneğin 400 bine indirmekle sağlanabilir.
Eğer herbir erin maliyeti (yiyecek, giyecek, ulaşımı, eğitimi) 200 dolar ise (300 milyon TL), 200 bin kişilik bir indirim Milli Savunma Bakanlığına yılda 4 milyar dolarlık bir tasarruf sağlar. Bu da üstün teknoloji donanımını büyük oranda karşılar.
TSK’nın bugünkü dünya koşullarında 600 bin askere ihtiyacı abartılı olduğu kadar, bu sayının hiçbir caydırıcılığı da yoktur.
BU KARARLAR, HÜKÜMET
İLE BİRLİKTE ALINABİLİR
Bu yazdıklarım bazıları tarafından garip şekillerde yorumlanacak, kimileri tarafından da Ordular arasına nifak sokmak diye nitelendirilecek. Oysa TSK ile sadece siyasi konular (Türban, Kıbrıs, Kürt sorunu, YÖK gibi) çerçevesinde tartışmak yerine, artık ordumuzun esas görevine ilişkin en önemli sorunlarını konuşmalıyız.
Ben TSK içinde bunların ciddi şekilde düşünülüp tartışıldığına eminim. Yapmak istediğim, bu önemli konuya herkesin dikkatini çekebilmek...
O kadar...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|