KENDİ KENDİMİZE
SORUN YARATIYORUZ
Zaman zaman, toplum olarak hastalık hastası olduğumuzu düşünüyorum. Kendi kendimize sorun yaratmak; sorunu yok etmek veya üstesinden gelmek yerine, sorunu daha da büyütmekten hoşlanıyoruz. Sorun büyüdükçe tartışmayı yaygınlaştırıyoruz ve sonunda içinden çıkılmaz duruma sokuyoruz.
Şimdi alfabe konusunu çıkardık ve bu tempoda devam edersek, AB’nin ülkemizi bölme planları olduğu sonucuna dahi varabileceğiz.
İsterseniz, alfabe kavgasının nasıl çıktığını ve AB’nin ne dediğini inceleyerek bakalım...
Tartışmalar AB’den kaynaklanmadı.
Yeni doğan çocuklarına w’li isim takmak isteyen bir ailenin talebi reddedilince, militan kürt gruplar harekete geçerek, “Kürtçe konusunda hala kısıtlama var” diye tepki gösterdiler.
Ardından da Ankara, “Türkçe alfabe’de olmayan karakterlerin kullanılması yasaktır” diye bir genelge yayınladı.
Hemen yasaklama emirleri vermeye çok alışkın olduğumuz için, kalem kağıda sarılıp nüfus dairelerine genelge yayınlayanak işimizi biraz daha zorlaştırdık.
Brüksel’e ardı ardına yağan şikayetler üzerine, AB yetkilileri Türkiye’den “yasağın kaldırılmasını “ istedi. Yoksa alfabenin değişmesini istemedi. Zaten böyle bir istek mantıksız olurdu.
Türkiye, yasaklama getimek yerine, “doğum kağıtlarını yazan makinelerimizde bu harfler yoktur” dese, sorun çıkmayacaktı.
Aynı durum, Avrupa’da doğan çocuklar için de geçerli değil mi?
Belçika-Almanya veya başka ülkede doğan çocuğa ç veya ğ’li isim koymak istediğiniz zaman size aynı yanıt veriliyor: “Bilgisayarlar veya daktilomuzda bu harfler yok. Onlara en yakın olanları, yani c veya g’yi yazabiliriz”.
Türkiye’de aynı yanıtı verebilirdi:
“Daktilomuzda w yok, bunun yerine vv (iki v’yi yanyana koyarak) yazabiliriz..”
Olay sorun olmaktan çıkardı.
Biz aksini tercih ettik.
AB, “alfabenizi değiştirin” demiyor.
Sadece yasaklamanın kaldırılması üstünde duruyor.
Ayrıca, önemli bir başka nokta daha var.
AB ilerleme raporunda olsun, ilgili çevrelerde olsun bu sorun öncelikler arasında değil. Kimse harf reformu için kafa yormuyor. Türk gazetelerinde öylesine bir tartışma var ki, sanırsınız AB dayatmış ve bu konuya son derece önem veriyormuş.
Hiçte öyle değil...
İşki, bizler sorun yapmayalım.
Tabii bu arada “AB direnişçileri” ellerinden glediğince konuyu yaygınlaştıracaklar ve AB’nin Kürt devleti kurmak istediğine kadar götürecekler.
AB direnişçileri bu yönde en büyük desteği de kürt militanlardan alacaklar. Onlar bastırdıkça, AB direnişçileri olayı yaygınlaştıracaklar. Kısır döngü artacak ve kavga büyüyecek.
Sanki rahat batmış gibi, türban ile birlikte yeni bir sorun daha bulmuş olduk.
Yeni kavgamız herkese hayırlı olsun.(!)
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|