İNGİLTERE MAÇI
BENİ KORKUTUYOR
Zaman zaman siyasetin dışına çıkmayı çok seviyorum. Dünya’nın sadece politikacıların etrafında dönmediğini görüyorum. İnsanların sadece savaş, siyasi entrika konuşmadıklarını, başka konulara daha da büyük ilgi gösterdiklerini hatırlamama yol açıyor.
Geçen Çarşamba günübirliğine Londra’ya uçtum.
İngiltere’nin Milli takım antrenörü İsveç’li Sven Goran Eriksson ile randevum vardı. İngiliz Futbol Federasyonu ve antrenörü ikna etmek kolay olmamıştı. Onca yol gidip, 27 dakikalık MANŞET (CNN TÜRK’te hergün 17:00’de) söyleşisi yapıp geri dönmenin yorgunlugunu göze almamın nedeni, Eriksson’un bir süre önce yaptığı bir açıklamaydı. Hepiniz biliyorsunuzdur.
11 Ekim Türkiye-İngiltere milli maçına gelecek olan taraftarlara özetle “Türkiye’ye gitmeyin ölebilirsiniz” demişti.
Bir spor adamının böyle bir söz söyleyebileceğine hiç inanmamıştım. Söylediğine göre, işin içinde bir şeyler olmalıydı.
Anlaşılan İngiliz Futbol Federasyonu ve Eriksson da, bu sözlerin yarattığı tepki ve gerginlikten rahatsız oldular ki, maçın şimdiden gerilen havasını yumuşatabilmek için harekete geçtiler.
Eriksson, bu sözleri sarfetmekle ne kadar hatalı hareket ettiğini hiç saklamadı. Kompleks yapmadı. “Ben şöyle dedim de, gazeteciler çarpıttılar, farklı bir anlamda söylemiştim” demedi.
Açıkça özür diledi.
En doğrusunu yaptı.
Söyleşinin yayınlanmasından sonra kanala gelen telefonlar, ertesi günkü gazetelerin, açıklamayı yansıtış şekilleri, Türk toplumunun bu tip yaklaşımları nasıl sempatiyle karşıladığını da gösteriyordu.
Eriksson özetle, “UEFA bizi uyardı. Bir daha olay çıkarsa, İngiltere’yi turnuvalar dışında bırakabileceği uyarısında bulundu. Bizde bunun üzerine, taraftarları İstanbul’a gitmekten caydırmaya çalıştık. Örneğin, Futbol Federasyonu bilet ayırtmadı. Ben de o hava içinde bildiğiniz sözleri sarfettim. Tatil yaptığım, tanıdığım bir ülke. İnsanları son derece misafirperver. Ancak, bazı böyle yanlışlar yapılıyor. Özür dilerim...” dedi.
ARTIK BU
OLAYI UNUTALIM...
Sanıyorum bu talihsiz olayı burada noktalamak ve Eriksson dosyasını kapatmak gerekiyor.
İsveç’li teknik adamın gerçekten üzüldüğünü gördüm. Artık olayı tekrar tekrar ısıtmanın, karşı demeçlerle yarayı kaşımanın hiçbir yararı olmadığı gibi, Türk futbol taraftarlarını da gereksiz şekilde tahrik etmiş oluruz.
Unutmayalım ki, UEFA’nın bir gözü İngiliz taraftarların aşırılıklarındaysa, öbür gözü de bizim üstümüzde. Zira Türk futbol taraftarları da dünyanın en uysal (!) ve kibar taraftarları arasında sayılmıyorlar. Türkiye’nin maçlarında nedense sık sık (kimi zaman bizden, kimi zaman karşıdan kaynaklanan) olaylar yaşanıyor. Seyircimiz maç seyretmenin belli kuralları olduğunu, bu çizgiler aşıldığında kendi takımına zarar verileceğini bir türlü anlayabilmiş değil. Şimdi bir de maç öncesi tahrikler başlarsa, fatura Türkiye’ye çıkar.
Bu konuda en önemli rol biz medyacılara, ardından da iki tarafın yöneticileri ve futbolcularına düşüyor.
GERİLİMLİ BİR
MAÇ OLACAK
Eriksson ve İngiliz Futbol Federasyonu yetkilileri maç öncesi gerilimi düşürebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar ve anlaşılan yapmayı da sürdürecekler. Ancak ben hala korkuyorum. Bu gerilim sadece bizde değil, İngiliz medyasında ve spor çevrelerinde de hissediliyor.
Şimdi sıra bizim tarafta. Türk Futbol Federasyonu ve Şenol Güneş hoca bu elektrikli havayı dağıtacak açıklamalar, jestler yaparak 11 Ekim fırtınasını atlatmaya çalışmalılar.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|