SEYRETMEYİN; KAMPANYAYA
SİZDE KATILMALISINIZ
Cumhuriyet tarihimini en önemli 15 ayını yaşıyoruz. 2004 aralığında, Avrupa Birliği, tam üyelik müzakerelerinin başlama tarihini verecek veya yeni bir ertelemeye gidecek.
Tarih verilir ve tam üyelik müzakereleri 2005 yılında başlatılabilirse, Türkiye kopacak. Her yönüyle büyüyecek, zenginleşecek ve 1 inci lig ülkeleri arasına girecek.
Tarih verilmez ve yeni bir ertelemeye gidilirse, Türkiye Avrupa’dan kopacak, içerde ve dışarda istikrarsız bir döneme girilecek. Türkiye 2 inci ligde kalacak ve talihsiz kaderine boyun eğecek.
Böylesine önemli, böylesine hayati bir karar ile karşı karşıyayız. İstediğimizi alabilmek de, önümüzdeki 15 ayda göstereceğimiz performansımıza bağlı. Zira AB’de Türkiye’yi geciktirmek isteyenler çoğunlukta. Türkiye arslan’ın ağzından büyük bir lokmayı zorla koparmak durumunda.
Sonuç herkesi etkileyecek.
Bundan dolayı, maç seyreder gibi köşemize çekilip “bakalım AKP hükümeti başarabilecek mi?” , “Diplomatlarımız yapsınlar, AB Genel Sekreterliği gereğini yerine getirsin” diyemeyiz.
“Canım, zaten kabul etmeyecekler ki. Neden kendimizi yırtıyoruz?” mantığı ile hareket edemeyiz.
TÜRKİYE’Yİ SEVENLER,
HADİ KENDİNİZİ GÖSTERİN
Hepimiz, elimizi ateşe sokmak zorundayız.
Hepimiz, küçük dahi olsa katkıda bulunmalıyız.
Çocuklarımızı, torunlarımızı, gelecek kuşaklarımızı düşünüyorsak, onların rahat etmelerini istiyorsak, biz de resmi yetkililere el vermeliyiz.
Türkiye’yi canlarından çok sevdiğini söyleyenler, hadi bu sevginizi ispat etme zamanı geldi. Koltuğa kurulup ahkam kesmeyi bırakmalı ve harekete geçmelisiniz. Ülkeyi sevmek, Türkiye’yi AB’ye taşımaktır.
Peki, kim ne yapabilir?
Son derece basit...
İşte yol haritası...
SİYASİ PARTİLER
Türkiye’nin geleceğini AB’de gören ve tam üyeliği destekleyen parti liderleri, AB ülkelerindeki kardeş partilerle temas kurabilirler. Sırf bu amaçla AB turuna çıkabilir ve kampanyaya katılıp destek isteyebilirler.
Bu konuda öncülüğü CHP başlatmıştı. Deniz Baykal’dan beklediğimiz, önümüzdeki 15 ay içinde büyük bir AB turu yapmasıdır. DYP ve ANAP’tan da aynı beklentilerimiz var.
İŞ ADAMLARI
TÜSİAD, Odalar Birliği başta olmak üzere iş dünyası tam üyelik konusunda bayraktarlık yapıyorlar. Benim buradan seslenmek istediklerim orta ve büyük boy şirketler: “ AB’ye tam üyelik sizin herşeyinizi değiştirecek. En çok sizler kazanacaksınız. Bundan dolayı, AB ülkelerinde hangi iş adamını tanıyorsanız, küçük veya büyük demeden kampanyaya dahil edin. Kimle iş yapıyorsanız mutlaka harekete geçmelerini isteyin.
BANKALAR özellikle, yabancı ortaklarıyla temas kurmalı ve mutlaka 2004 Eylül-Kasım döneminde “Türkiye’yi aramızda istiyoruz” sloganıyla ilan kampanyası örgütlemeliler. Küçük şirketler küçük, büyük şirket ve bankalar büyük gazete ve TV ilanları vererek dev bir kampanya yapmalılar.
GAZETECİLER
Bizler AB ile ilgili destek yazıları yazıyoruz. Ancak bu yetmez. Hepimizin tanıdığı 1-2 muhabir, yazar veya genel yayın yönetmeni vardır. Gelin, eli kalem tutanlarımız, hangi tanıdığımız gazete varsa ona kısa da olsa makaleler yazalım. Arkadaşlarımızla temas kurup, bu olayın ülke için önemini anlatalım.
Genel Yayın Yönetmenlerimiz gruplar halinde veya kişisel düzeyde tanıdık tanımadık, AB gazetelerini dolaşıp destek isteyebilirler. TV istasyonlarını Türkiye lehinde hareket etmeye ikna edebilir, TV’lerdeki açık oturumlara katılabilirler.
ÜNİVERSİTE HOCALARI
Yabancı muhidi en geniş olan insanlarımızın başında hocalarımız gelir. Üniversite rektörleri tanıdık AB üniversitelerini şimdiden arayabilir ve Türkiye konulu konferanslar düzenlenmesi için girişimde bulunabilirler. Gerekirse parasal destek verebilirler. Her üniversite, AB’de bir Üniversitede konferans düzenletse, büyük katkı sağlar.
SİVİL TOPLUM
ÖRGÜTLERİ
AB’de en etkin faaliyet gösterecek olanlar Sivil Toplum Örgütleridir. AB’den tarih almış bir Türkiye’nin reformlara bakışı çok daha olumlu, tarih alamamış bir Türkiye’nin bakışı daha olumsuz olacaktır. Bu da en çok Sivil Toplum Örgütlerini ilgilendirir. İster konferans, ister reklam kampanyasına katılarak, Türkiye’ye tarih verilmesinin İnsan Hakları ve Demokrasi yönünde yeni bir zafer kazanılacağının altını çizebilirler.
SPOR KLÜPLERİ
Onlar da güçlü mesaj verebilirler. Eğer kuralları izin veriyorsa, 2004’teki Uluslararası maçlara katılacak tüm Türk takımları ellerinde “Türkiye’nin yeri Avrupadır” sloganıyla maça çıkabilecekleri gibi, kisisel dostlukları olan spor adamlarımız (Fatih Terim gibi, daha önce Türkiye’de çalışmış ve memnun ayrılmış yabancı antrenör veya futbolcular gibi) toplu imza kampanyaları ile Türkiye’ye destek gösterisi yapabilirler.
ASKERLER
Türk Silahlı Kuvvetleri de bu kampanya’da önemli rol oynayabilir. Zira TSK için AB’ye tam üyelik son derece önemli. Kendi askeri örgütlenmesini gerçekleştirecek olan AB’nin dışında kalacak bir TSK, giderek marjinalleşme ve giderek artan biçimde ABD’ye muhtaç kalma tehlikesiyle karşılaşacaktır.
Genelkurmay Başkanı Org. Özkök ve Kuvvet komutanları AB ülkelerindeki meslekdaşlarına ister kişisel veya resmi ziyaretler, ister kişisel mektupla tutumlarını açıkça belirtip destek isteyebilirler. Gerektiğinde çok kullandığımız bu kanalları şimdi daha da etkili şekilde devreye sokmalıyız.
AVRUPADAKİ TÜRK İŞÇİLERİ
İster sağcı, ister solcu, ister dinci olun... İsterseniz bir memur, bir işçi veya Almanya-Fransa-İngiltere veya Hollanda’da iş sahibi olun. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği en kısa sürede size yarayacak. Bundan dolayı 2004’teki kampanya’ya en çok sizler katılmalısınız. Dernekler birleşsin ve reklam versinler; dükanlarınıza küçük afişler asın; gazetelere küçük mesajlar yollayın; toplantılar düzenleyin; konferanslar yapın; bulunduğunuz ülkelerdeki gazetelere gidin; oy verdiğiniz partilerden “hadi şimdi zamanı” diye destek isteyin.
Seyretmeyin...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|