MERHABA...
Bir süredir ayrı kaldık.
Tatil yapmaktan utanan, tatil yapmadan sürekli çalıştığı için övünen insanlardan değilim. İşimi çok severim ve daima ciddiye alırım. Televizyon programlarımı, günlük yazılarımı, radyo yorumlarımı hiç aksatmam. Kendimi “çalışkanlar” sınıfında görürüm. Çalışmaktan ve sürekli üretmekten keyif duyarım.
Böylesine yüksek bir tempo sonunda da, mutlaka tatil yaparım. Akülerimi yeniden doldurur ve kolları sıvayıp sezona girerim.
Bu defa, günlük yaşamımı tümüyle aktüaliteden ayırdım. Birkaç hafta boyunca ne gazete okudum, ne de televizyon izledim. Arada radyo dinlemekle yetindim.
Geriye döndüğümde, bıraktığım Türkiye yok olmuş, yerine yepyeni gündemiyle bambaşka bir Türkiye gelmiş. Düzeysiz kavgalar, incir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalar bitmiş. Birbirinin gözünü oymayı gazetecilik sayan kalemşörler bile tatilin rahatlığına girmişler.
Cumhurbaşkanı Sezer’in itirazları, hükümetin arayışları, Türk Silahlı Kuvvetlerinin terfi sancıları durulmuş.
Yıllardır böylesine sakin, gerilim ve kavga ortamından uzak bir Ağustos ayı geçirmemiştik.
Tatil beni de çok değiştirdi.
Olaylara bakışım farklılaştı.
Haksız saldırılara kızmamaya başladım. Aksine, hoşgörü kapasitem arttı. Birbirimizi öldüresiye yerden yere vurmadan, uygarca tartışma ortamı yaratmanın özlemini daha fazla duyar oldum.
Bizlerin, keskin sirke gibi kendi kendimize zarar vermemizin nedeni, güncel kavgaların içinde yaşamamız olsa gerek. Biraz uzaklaştık mı, yeniden normalleşiyoruz. (!)
Sonra?
Aradan birkaç ay geçmeden yeniden günlük halimize dönüyoruz.
Zarar yok, bu kadarı dahi insana yetiyor.
Huzur içinde yaşamanın tadı bambaşka oluyor.
Bakalım, ne zaman trafik canavarları gibi, kulaklarımız yine uzayacak ve kışlık havamıza gireceğiz...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|