AB SEFERBERLİĞİNE
HAZIR MISINIZ?
Türkiye 2002 yılından bu yana tarihi bir süreç içinde yalpalayıp duruyor. Bir türlü karar alamıyor. Cesur adımlar atamıyor. Sürekli kararsız, sürekli sorun erteleyen bir tutum içinde.
Geçen yıla kadar Koalisyonlar gerekçe gösterilir ve farklı görüşleri bir araya getirmenin güçlüğü nedeniyle sorunların üstesinden gelinemezdi.
AKP bu kısır döngüyü kırdı.
365 milletvekiliyle, uzun yıllardır özlenen çoğunluklu bir hükümet kurdu. “Kötü dahi olsa, artık karar alabilecek bir hükümetimiz var” dedik.
Ümitlendik...
Önümüzde son derece önemli yol kavşakları vardı. Kararsızlığı kaldıramayacak, uzlaşı arayarak zaman harcanamayacak kadar önemliydi.
Kıbrıs’ta ya çözüm bulunacak veya çözümsüzlük nedeniyle önemli kayıplara uğrayacaktık.
Irak’taki savaş kapımıza dayanmıştı.
Avrupa Birliği sürecinde son aşamaya girilmişti.
Ülkenin vizyona, liderliğe ihtiyacı vardı.
AKP, belki deneyimsizlikten, belki yetersizlikten dolayı bekleneni veremedi.
Kıbrıs’ta çözümü gerçekleştiremedi.
Irak konusunda 3 çekimser oy nedeniyle, hem kendi geleceklerini, hem de Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini tehlikeli biçimde zedelediler.
Siyasi irade kullanıp, sorumluluğu alarak çözüme imza atmak yerine, Cumhurbaşkanı ile uzlaşı aradılar. Asker’i ikna etmeye çalıştılar. CHP’nin tüm tuzaklarına kolaylıkla düştüler.
Bunlar yetmiyormuş gibi, en gereksiz zamanlarda, Türban krizleriyle gerginlik yarattılar.
ŞİMDİ SIRA
AB KONUSUNDA
Şimdi sıra Avrupa Birliği konusunda.
Türkiye’nin önünde, gereken değişiklikleri yapabilmek ve Kopenhag kriterlerine uyum sağlayabilmek için sadece 2 ay var. Temmuz sonuna kadar, gereken tüm yasaları çıkartması gerekiyor.
Ardından da, 2003 Ekim-2004 Ekim arasında, yaptığı tüm değişiklikleri uygulamaya sokarak, AB’yi ikna etme sürecine girecek. Zira AB artık, Türkiye’nin sözüne inanmıyor. Bizim hep söz verdiğimizi, hep bol keseden senet imzalar gibi, uluslararası anlaşmaları kabul edip sonradan uygulamadığımızı, görmezden geldiğimize inanmış durumdalar. Bundan dolayı da, gözleriyle görmek istiyorlar. Artık zaman kredisi falan da yok.
2004 Aralığına kadar bu iş olursa olacak ve Türkiye tam üyelik müzakerelerine ne zaman başlayacağına dair kesin bir tarih alacak. Aksi halde, AB dosyası kapatılacak ve 10-15 yıllığına rafa kaldırılacak.
Durum böylesine sıkışık ve kritik.
İşte böyle bir durumda da tüm bakışlar AKP liderliğine dönüyor.
Acaba bu defa ağırlıklarını koyabilecekler mi?
Siyasi sorumluluklarını alabilecekler mi?
Yoksa, AB konusunu Uluslararası hukuk ve meşruiyet açısından, yine Cumhurbaşkanını iknaya mı çalışacaklar. Veya Genelkurmay ile bir uzlaşı arayıp, bulamadıklarında da küsüp kenarlarına mi çekilecekler?
CHP’den çekinip geri adım mı atacaklar?
AKP bence, son ve tarihi bir kararın eşiğindedir.
Avrupa Birliğine bu ülkeyi taşıyabilmek için gereken adımları atabilirse, hem kendini hem de ülkemizi kurtarabilecektir.
Kararsızlıkları, deneyimsizlikleriyle hareket edip bu fırsatı da kaçırırlarsa, artık tutunacakları hiçbir ip kalmayacaktır.
SEFERBERLİK
HIZLANIYOR, ANCAK...
AKP’nin etkin kadroları durumun farkında. Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in, Pazartesi günkü MANŞET (CNN TÜRK) programındaki sözleri hem son derece ümit verici, hem de uyarıcıydı.
Kendi kendimizi aldatmamamız, ikircikli davranmamamız gerektiğini anlattı. “Artık ne yapacaksak yapalım” dedi.
Ardından da ekledi:
“...Eğer AB içinde yer alamayacaksak, enlem ve boylamlarımızı yeniden tespit edelim...”
Cemil Çiçek’in tutumu çok doğru... Ancak aynı kararlılığı, önce Erdoğan-Gül ikilisinden görmek, sonra da laf değil, somut adım bekliyoruz.
2004 Aralığında AB’den somut bir tarih çıkmazsa, bunun AKP iktidarının süresini etkileyeceğini de kimse unutmamalı...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|