TÜRBANLI EŞİ OLAN
SEÇİLMEMELİ VEYA...
Durum gittikçe karışıyor.
23 Nisan krizi, Cumhurbaşkanı ve askerler resepsiyona da katılmayınca, bambaşka boyutlara çıktı.
CHP’nin başlattığı, Cumhurbaşkanı tarafından büyütülen ve sonunda askerin de katılmasıyla, neredeyse bir rejim krizine dönüştürülen olay, gereksiz noktalara sürüklendi. Laik-Antilaik çekişme şekline dönüşünce, ipin ucu kaçırıldı.
Bu olay sadece Münevver hanımın türbanı ile kısıtlı değildi. AKP’nin genel tutumuna karşı bir tepki söz konusuydu. Devletin kırmızı çizgilerini çizmesi ve bu çizgilerin geçilmemesi uyarısıydı.
Bu tepkiler kamouyunun bir bölümü tarafından, resepsiyona kadar haklı görülmüştü. Ancak, Arınç’ın eşinin resepsiyona katılmayacağını açıklamasından sonra da sürdürülünce işin rengi değişti.
Arınç, “eşim kendi isteğiyle resepsiyona katılmayacak” diyerek, krizi tırmandırmak istemediğini gösterdi. Aynı şekilde, Tayyip Erdoğan da eşini getirmeyeceğini söyledi ve bu tutumuyla AKP geri atacağının işaretini verdi.
Bu manzara karşısında, Cumhurbaşkanı ve askerlerden beklenen jest, onların da resepsiyona katılmalarıydı. Aksine, onlar tutumlarını sürdürdüler. Bence, tepkileri abartılı bir noktaya taşındı. Olayın ilkesel yanı unutuldu ve sanki türbanlı eşlere karşı genel bir tavırmış gibi algılandı.
PEKİ BUNDAN
SONRA NE YAPACAĞIZ?
Sanki devletin belirli noktalarında görev almış kişilerin, resmi törenlere türbanlı eşlerini getirmeleri yasaklanıyormuş, gibi bir durumla karşı karşıyayız.
Önümüzde 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim bayramları var.
O zaman ne olacak?
Her birinde yeni bir kriz mi yaşanacak?
Arınç’tan eşini boşamasını mı isteyeceğiz?
Üstelik, Münevver hanımın bu işte hiç günahı yok.
Eşi seçime girmiş ve türbanlı karısı olduğu bilinerek, büyük bir oy oranıyla seçilip Ankara’ya yollanmış. Seçimde çoğunluğu elde eden bu parti de, Arınç’ı TBMM Başkanı yapmış. Bütün bunlar yaşanırken Münevver hanım hep türbanlıymış.
Şimdi bizler çıkıp “Eşi türbanla dolaşan TBMM Başkanları Cumhuriyet resepsiyonlarına karılarını getiremezler” anlamı çıkan bir tutum takınıyoruz.
Bu işin içinden nasıl çıkabileceğimizi anlayamıyorum. Eğer karşılıklı güç gösterilerine girmeye kalkacaksak, işin ucunu kaçırmamız son derece kolay.
Bu ülkenin yeni bir bölünmeye, laik-anti laik kamplaşmasına hiç ihtiyacı yok.
Tam, büyük bir çoğunlukla bir partinin iktidar olup devleti işleteceğini ve rahatlama yaratacağını, koalisyon partileri arasındaki kavgaların biteceğini beklerken, tekrar eskiye dönülmesini kimse istemiyor.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|