KIBRIS’TA İKİ
SEÇENEK KALDI
Bitmeyen şarkıya dönüşen Kıbrıs’ta yeni bir aşamaya giriliyor. Şimdiye kadar çözüm bulunması için, Yunanlılar ve Batı Dünyası Türk tarafının peşinde koşuyorlardı. Ancak olmadı, Türk tarafını tatmin edebilecek bir çözüm bulunamadı.
Şimdi durum değişiyor.
Daha öncelerde Türk tarafının elindeki kartlar değerliydi. Kıbrıs Rumları, AB fırsatını kaçırmamak için, dış görünüşte olsa dahi, kendi politikaları çerçevesinde daha istekli bir izlenim veriyorlardı. Artık AB üyeliğini güvenceye aldıklarından dolayı, çözüm konusunda daha katı davranmaları bekleniyor. Bu açıdan bakıldığında, Rumlar Kıbrıs’ın tamamını (biz ne kadar aksini söylesek dahi) temsil ederek AB’ye girdiği için, Türk tarafının işi daha da güçleşiyor.
Bundan böyle, Ankara’nın önünde iki seçenek var:
KKTC’yi resmen ilhak edemeyeceğine göre, Denktaş’ın ısrarla belirttiği ve son olarak Prof. Soysal’ın tekrarladığı gibi KKTC ile ilişkilerini arttırır. Kesin adımlar atar, ekonomik-politik-sosyal anlaşmalar yaparak KKTC ile bütünleşme sürecine girer.
Bu yaklaşımın siyasi riskleri biliniyor. Ancak Cumhurbaşkanı Denktaş, gelinilen bu noktada Türkiye’nin başka seçeneği kalmadığına inanıyor. KKTC ile bütünleşmenin, Türkiye’yi yanlızlığa itmeyeceğini vurguluyor.
Ankara ise, bu konuda henüz çekimser bir tutum sergiliyor.
İkinci seçenek, Türkiye’nin başlattığı yeni çözüm girişimi. Belgrad’da gerçekleştirilen Türk-Yunan doruğu ile başlayan 5’li (Kıbrıs Türk-Rum liderleri; Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ) süreç sayesinde, Annan planındaki verilerden de yararlanılarak bir çözüm bulabilmek.
Tabii pek kolay olmayacağı ortada. Çözüm 2004 Aralığına kadar (yani, AB’nin Türkiye’ye tam üyelik müzakerelerine başlama tarihi vereceği toplantı) gerçekleşmesi gerekiyor. Daha önce bizim peşimizde koşuluyordu, bu defa biz çözüm için onların peşinde koşacağız.
AKP hükümeti Kıbrıs konusunda önce kararlı ardından da TSK, Genelkurmay ve Denktaş’ın itirazları üzerine, çekimser, kararsız, inişli çıkışlı bir performans sergiledi. Bu şekilde, kesin bir politikasının bulunmadığı izlenimi verdi.
Bence, Erdoğan hükümetinin herşeyden önce artık bir politika saptaması gerekiyor.
Yine iki seçenek ile karşı karşıyayız:
Avrupa Birliği unutulmalı, tam üyelik hedefiyle ilgili girişimler bırakılmalı ve Kıbrıs ile bütünleşme yolu seçilmeli...
Veya karşı tarafında kabul edebileceği sınırlar iyi hesaplanmalı, bu çerçevede çözüm için ne istendiği açıkça saptanmalı ve bu şekilde dünyanın önüne çıkılmalı.
Artık bir karar verelim ve ne kendi kendimizin ne de dünya’nın vaktini boş yere harcamayalım...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|