TÜRKİYE DE
SAVAŞ SUÇLUSUDUR
Okurlarımın bir bölümü yolladıkları mesajlarda “Türkiye’nin bu savaşa direndiğini” Amerika ile birlikte hareket etmediğini, Savaşa karşı tutum aldığını yazıyorlar. Hatta, benim yazılarımda ve yayınlarımda “savaştan yana tutum aldığımı” ileri sürüyorlar.
Bu noktada bir duralım. Zira son derece büyük bir değerlendirme hatası yapılıyor. Herşeyden önce doğruları ortaya koyalım, ondan sonra tartışalım.
TBMM, Amerika’nın Irak’a saldırısını olumsuz karşılamış, direnmiş ancak Türk hükümeti hava sahasını ABD’ye açarak savaşın bir parçası olmuştur.
İster üslerinizden 62 bin ABD askerine, Kuzey Irak’a geçemeleri için izin verin, ister hava sahanızı, Bağdat’ı bombalayan ABD uçaklarına veya Tomohawk füzelerine açın...
İkisi arasında fark yoktur.
Türkiye bugünkü tutumuyla Irak’ın işgaline, kentlerinin bombalanmasına ve masum insanların ölümüne katkıda bulunmaktadır. ABD’nin suç ortağı durumundadır. Amerika ve İngiltere kadar olmasa’da, Iraklıların gözünde, Türkiye de savaş suçlusudur.
İşte bundan dolayı Washington Türkiye’yi silmemiş, aksine Powell’ı Ankara’ya yollayıp, Kuzey Irak’a asker sokulmasını da kabul ettirmiştir. Yoksa Powell ziyareti, direnen Türkiye karşısında boyun eğmesi, muhtaç olduğu için Türkiye’nin kapısını çalması değildir.
Ben hiçbir zaman savaş’ı desteklemedim. Savaş desteklemenin insanlık dışı olduğuna inanırım. Ben, Türkiye’nin engelleyemeyeceği bu savaşa seyirci kalamayacağını ve sırtını dönemeyeceğini yazdım. Amerika’yı durduramadığımıza göre, ya Saddam Hüseyin’e destek verecektik veya Washington ile işbirliği yapıp, zararlarımızı hafifletmeye çalışacaktık. Ben, Türkiye’nin Saddam’ı değil, Washington’u tercih etmesi gerektiğine inandım ve bunu savundum.
TBMM tezkere’yi kabul etseydi, , Kuzey Irak’taki çıkarlarını daha yakından koruyabilecek, Saddam sonrası Bağdat’ın yapılanmasında söz sahibi olabilecek ve önemli bir ekonomik destek elde edebilecekti.
TBMM’nin tezkereyi reddetmesiyle, bunların hiçbirini elde edemediğimiz gibi, hava koridorunu açarak suçluluktan da kurtulamadık.
Benim itirazım buydu.
Bir işi yapacaksanız tam yapın.
Yarım hamilelik olmaz.
Türkiye hem ABD ile ilişkilerini kötüleştirmiş, hem avantajlarını kaybetmiş, Arapların ve Iraklıların gözünde de ABD işbirlikçisi diye nitelenmiştir.
Buna politika mı denir?
Buna “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak” denir.
Ben, işte bu tutarsızlığa karşı çıktım ve sonuna kadar da karşı çıkacağım.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|