Mehmet Ali Birand
 
KEMALİSTİM VE ORDUMU SEVİYORUM
 
 

KEMALİSTİM VE

ORDUMU SEVİYORUM


Bazı sözler tehdit yüklüdür, aynı silah gibidirler. Caydırıcı nitelikleri vardır. Ancak çok fazla veya yersiz kullanıldıklarında caydırıcılıklarını kaybederler, aynı silah gibi...


Avrupa Birliği yetkililerinde giderek yaygınlaşan bir hastalık gözleniyor. Sürekli şekilde     “... yapmazsanız AB’yi unutun” cümlesini kullanıyorlar. Ancak bunu o kadar çok, o kadar yersiz ve zaman zaman  o kadar hoyratça kullanıyorlar ki, caydırıcılığı kalmamaya  başlıyor.


Son haftalarda karşılaştığımız birkaç örneği  hatırlayın.


Belçika Dışişleri bakanı  Louis Michel gibi son derece akıllı  bir diplomat,  Günther Verheugen gibi Türk toplumunun duyarlıklarını  gayet iyi bilen bir isim arka arkaya  “Türkiye  Kuzey Irak’a asker sokarsa, Avrupa Birliğine giremez” demeçleri  verdiler. Hemde ısrarla ve defalarca  tekrarlayarak vurguladılar.


Hemen herkes aynı tepkiyi gösterdi: “AB üyesi İngiltere Irak’a girerken  diş geçiremiyorsunuz, iş Türkiye’ye gelince arslan  kesiliyorsunuz. Irak’a asker sokmak,İngiltere için hayati bir konuysa , Kuzey Irak’ta Türkmenleri korumakta Türkiye için aynı oranda  hayatı bir konudur.”


Ankara, bu açıklamanın sadece Kuzey Irak’a girmeme bölümüyle yetinseler, bu mesajın ne anlama geldiğini yine anlardı. “AB’yi unutun” tehdidi ne Türk kamuoyunu ne de Ankara’yı artık etkilemiyor.


Bunun da iki temel nedeni var:


Biri bu tehdidin içinin  boş olması, yani inandırıcılığının (caydırıcılığının) kalmaması, diğeri de  gereksiz  biçimde çok ve olduk olmadık yerlerde kullanılması.





HOYRATLIĞINDA BİR

ÖLÇÜSÜ OLMALI


Bizler kendi yetkililerimizi ölçüsüz  konuşmalarından dolayı eleştiririz. Verilen demeçlerin, dikkat edilmediği ve taşra politikacısı gibi, olduk olmadık hedeflere yollandığı zaman ne kadar zarar verdiğini sürekli yazarız.


Aynı durum AB yetkilileri içinde geçerlidir.


İşte en son örneklerinden bir diğeri daha: Avrupa Parlamentosu Türkiye roportörü Hollandalı Arie Oostlander’ın hazırladığı  taslak rapor ve verdiği demeçler.


Oostlander  özetle, Kemalizmin ve onun dayandığı Ordu’nun, sivil yönetimi kontrol altında tuttuğunu ve bunu da 82 anayasası ile perçinleştirdiğini, anayasa yeniden yazılmadan, Türkiye’nin Avrupa Birliğine  tam üye olamayacağını belirtiyor.


Oostlander’ın  kafasının ardındaki fikir açık. Aynı görüşler Türkiye’de de seslendiriliyor. Sık sık tekrarlanıyor. Ancak  AB Parlamentosu için hazırlanan bu rapor ve demeçler, dışardan gelince ve öylesine hoyratça, öylesine kabaca açıklanınca, yeni roportörün tek amacının, adeta Türkiye’yi AB’den uzaklaştırmak ve Türk kamuoyunu AB’ye karşı  kışkırtmakmış gibi bir kuşku doğmaktadır.


Oysa bıraksınlar, bu sorunları bizler halledelim. 


Türk toplumu, Kemalizmin her yöne çekildiğini,  Kemalizm adına çok farklı fikirlerin ortaya atıldığını, AB’yi  benimseyenlerin de  karşı çıkanların da Kemalist şemsiye altında bulunduğunu biliyor.


Türk toplumu Kemalizm ve TSK’nın işlevi  gibi konuların AB tarafından  bir dayatmaya dönüştürülmesini istemiyor.


Türk toplumu, kendi askeriyle karşı karşıya getirilmekten  hoşlanmıyor. “Ya AB veya MGK” gibi basit denklemler kurulması, “Kemalizmden vazgeçin”  gibi, bir AB  Parlamentosu roportörünün boyunu aşan fikirlerin ortaya atılması ve “tehdit- dayatma”  kokan konuşmalar yapılması, Türk kamuoyunda giderek ters tepkiler yaratıyor.


Bu tip yaklaşımlar, 2004 tarihini şimdiden engellemek , AB yanlılarını dahi kızdırmak, AB karşıtlarını kışkırtmak için sergileniyorsa, tebrik ederim, Türkiye aleyhtarları başarılı oluyorlar.


Bir söz Türk kamuoyuna:


Ne yazık ki, bizler hala hangi raporu veya kurumu ciddiye almamız gerektiğini  bilmediğimizden dolayı, AB’den her olumsuz ses çıkarana tepki gösteriyoruz. Bir gün öğreneceğiz ve o zaman ne Verheugen, ne de Oostlander’ın açıklamaları  gazetelerde dahi yer alamayacak. Ne yazık ki  o günlere kadar bu sağırlar diyaloğu sürecek... Bir de unutmayalım ki, AB’ye tam üyelik Türkiye’nin hakkıdır ve birkaç kişinin boşboğazlığı, bu ülkeyi bu haktan vazgeçirmemelidir.





Bir  söz AB yetkililerine:


Eğer Türkiye’yi uzaklaştırmak istiyorsanız, bu hoyratlığı sürdürün. Ancak çok iyi bilin ki, bu yaklaşımla hiçbir yere varamazsınız. Eğer Türkiye’yi aranıza almak istiyorsanız, o zaman biraz daha duyarlı ve titiz davranın.


Bir söz de  Türkiye’deki AB karşıttlarına:


Türkiyenin geleceği AB’dedir. Atatürk’ün çizdiği bu yolu  kimse değiştiremez. Önemli olan “AB Türkiye’yi böler, Türk’ün Türkten başka dostu yoktur”  gibi hiçbir tutarlılığı olmayan sloganlara kapılmamak, aynı zamanda  AB içindeki Türkiye’yi istemeyenlerin veya Türkiye’yi tahrik etmeyi arzulayanların oyunlarına gelmememizdir.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- Yiyin efendiler...
- BUGÜN HEM POLİS, HEM PKK SINAVDAN GEÇECEK
- MHP'nin Türkiye'ye verdiği büyük zarar
- Artık, birbirimize yalan söylemeyelim...
- Türkiye yıllardır AB’nin vize uygulamasına itiraz edip durur. 1974’te Almanya’nın başlattığı ve 36 yıldır sürdürülen vize anlayışı çoktan değişti.
- Cemaat, efsaneleşen gücü’nün esiri oluyor…
- MİLLİ GÖRÜŞ, GÜLEN’İ GÖLGELEDİ…
- 12 EYLÜL BELGESELİ BAŞLIYOR…
- 32.Gün ile birlikte büyüdük... Göz açıp kapayana kadar geçmiş. Daha dün Ali Kırca...
- KAVGA BEKLENİYORDU, TAM AKSİ ÇIKTI...
- BİZ NEDEN KIZIYORUZ, ASIL SARKOZY UTANSIN...
- ERDOĞAN’IN AMACI BATI’YA SIRT DÖNMEK DEĞİL...
- CNN TÜRK’ÜN GİZLİ KAHRAMANLARINI TANIYIN…
- Yahudi aleyhtarlığını kışkırtıyoruz…
- Emekli Albay Arif Doğan öyle sözler söylüyor...
- Avrupa, Anayasa değişikliğini yetersiz ancak olumlu görüyor
- 1'inci köprüye karşıydım, bugün ise destekliyorum...
- Ermeniler, bize muhtaç olacak kadar fakir değil…(3)
- ERDOĞAN VE İHH KAZANDI, KAYBEDENLER İSE...
- Yine Ermeni çalışıyor, yine Türk seyrediyor...
- Ermeniler Türkiye'yi, alkışçılara şikayet edecek (2)
- ERDOĞAN, DOĞRUSUNU YAPIYOR...
- Genelkurmay sivile açılıyor
- Sevgili Dostlar,
- Artık PKK’dan çok, genç Kürtler korkutuyor…