FAKİRLİĞİN
GÖZÜ KÖR OLSUN
Bu sözü çocukluğum dönemlerinde çok duyardım.
“Ah oğlum fakirliğin gözü kör olsun” denirdi.
İnsanlar çaresiz kaldıkları, haklı bazı isteklerini kabul ettiremedikleri, adam yerine konulmamalarına tepki göstermek için kullanılan bir halk deyişidir.
Fakir olduğunuzda, borçlularınız kapılara dayandığında çaresiz kalırsınız. O zaman da direnme gücünüz azalır. Borçlularınızdan gelen öneriler karşısında daha ezik konuşmak zorunda kalırsınız. Zira çok iyi bilirsiniz ki, HAYIR dediğiniz anda evinize icracılar gelebilir. Ailenize yiyecek dahi taşıyamayacak duruma girersiniz. İstemeyerek karşınızdakilerin istediklerini kabul edersiniz. Ardından da “Fakirliğin gözü kör olsun” dersiniz.
İşte Türkiye’nin durumu da biraz böyle.
Biz sürekli ABD’ye kızıyoruz. Oysa bakıyorum, kimse çıkıp “Asıl sorumlular bizi bu duruma sokanlardır” demiyor.
Bugün geldiğimiz şu noktaya bakın.
Yıllardır süre giden kötü yönetim sonucu, bugün iç-dış borcumuz 200 milyar dolar noktasına ulaşmış... Sadece bu yıl 73 milyar dolar borç ödenecek... Piyasalar, ABD’ye verilecek yanıtı bekliyor ve olumsuz bir karar durumunda herşeyin altüst olacağı biliniyor.
Bir ülke’nin en önemli unsuru ekonomisidir. Eğer zenginseniz, ekonominiz sağlam temeller üzerine oturtulmuşsa, borç almak diye bir sorununuz yoksa ve buna bağlı olarak güçlü bir ordunuz varsa, direnebilirsiniz. Bağımsızlığınızı, ulusal onurunuzu ancak böyle bir ortamda daha iyi savunabilirsiniz. Yoksa ele muhtaç iken, bağımsızlık ve ulusal onurdan söz etseniz dahi inandırıcı olamazsınız.
Peki bunca borç para kimlerin cebine gitti?
Toplumun birçok kesimi bundan yararlandı.
Çiftçilerimiz, emeklilerimiz, memurlarımız ve siyasi partiler paylarını aldılar. Bütçede para kalmadıkça dışardan borç alıp dağıtıldı. Tarım ürünlerine verilen restek buradan karşılandı. Kullanılmayan havaalanları borçları daha da arttırdı. Oy uğruna yapılan nice yatırımlar borçla gerçekleştirildi.
Bundan dolayı, kimseleri suçlamayalım. Sorumluluk bizlere, bizi yöneten siyasi kadrolara aittir.
Eğer Türkiye’nin ekonomisi daha güçlü olsa, Amerikaya yine de HAYIR diyebilir miydi?
Diyemezdi...Türkiye konumu ve Stratejik Ortaklığı nedeniyle, yine Washington ile işbirliği yapmak zorunda kalırdı. Ancak ortaya çıkan manzara daha farklı olurdu. At pazarlığı yapıldığı izlenimi doğmazdı.
Eminim bir gün bu noktaya geleceğiz.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|