UZLAŞI SEVMEYEN
BİR TOPLUMUZ...
Çarşamba günü Fransa ile Almanya’nın ünlü Elysee anlaşmasının 210 uncu yıldönümüydü. Düşünebiliyor musunuz, tam üç defa savaştılar, birbirlerini boğazladılar, ancak sonunda, savaşarak bir yere varamayacaklarını gördüler. Birbirinden nefret eden iki toplum barışmasını bildi...
Vizyonu geniş iki lider Fransız Devlet Başkanı De Gaulle ve Alman Başbakanı Adenauer 1963’te Elysee sarayında ünlü uzlaşı metnini imzaladılar ve o günden bu yana Fransa ve Almanya savaşmak yerine her alanda işbirliği yapıyorlar. Bu sayede de giderek zenginleşiyorlar ve Avrupa Birliğini yönetiyorlar. AB’nin tek güçlü lokomotifi konumuna girdiler. Önümüzdeki yıllarda ağırlıkları daha da artacak.
Bu noktaya varabilmek için, iki toplum hislerini ve heyecanlarını gömdü. İki ülke farklı düşündükleri her konuda uzlaştı. Kendini haklı görseler dahi, birçok sorunu çözebildiler. Günlük kazançlar yerine uzun süreli çıkarlarını ön plana aldılar.
400. yıl kutlamalarını izlerken, kendi kendime “Biz neden uzlaşamıyoruz?” diye düşündüm. Neden hem içerde, hem de dışarda uzlaşı istemiyoruz?
Neyimiz eksik?
Uzlaşıyı, sadece ödün vermek gibi görüyoruz?
Farklı düşünceleri neden hazmedemiyor ve ortak bir uzlaşı noktasında buluşturamıyoruz?
Herhalde uzlaşı kültürümüz olmadığından, herhalde ilkokuldan itibaren bu yönde yetiştirilmediğimizden dolayı, sadece kavga ediyoruz. İçerde de dışarda da...
İslamcı, laik düşünceyle kavgalı... Laik, muhafazakar olanı dahi tehlikeli buluyor... Kıbrıs’ta Rumlarla uzlaşmayı hainlik, Ege’de Yunanlılarla uzlaşmayı satılmışlık... AB’ye uyum göstermeyi onursuzluk olarak görüyoruz.
Uzlaşıya nasıl gidileceğini bilmediğimizden dolayı da, hep kaybediyoruz. Kim gelip boğazımıza basar ve dişini geçirebilirse istediğini elde edip gidiyor.
Bu gidişi de hep birlikte “onurlu” şekilde izliyor ve “Bak, şu gavurlar nasılda üstümüze geliyor” diye komplo teorileri üretmekle yetiniyoruz.
Ülkemizi kendi elimizle küçültüyoruz.
Ne yazık değil mi?
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|