DİNK’İ AB ÖLDÜRDÜ!

Öyle açıklamalarla karşılaşıyorum ki, inanılır gibi değil.

Hani bir adım daha atsalar, Hrant Dink’i Avrupa Birliği öldürttü diyecekler.

Bazı köşe yazılarını mutlaka okuyorsunuzdur. 301’e karşı çıkanları neredeyse vatan haini ilan edecekler. Dönüp dolaşıyorlar ve AB uyum yasaları nedeniyle polisin elinin kolunun bağlandığını ve bundan dolayı da gereken önlemlerin alınamadığını söylüyorlar.

Sadece bazı köşe yazarları değil, polisimiz de aynı görüşte. Bakın, Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ne diyor:

“AB uyum yasaları çerçevesinde birtakım düzenlemeler yapıldı. Geçmiş dönemde istihbarat görevlileri bu tür konularla ilgili istihbari nitelikte takip ve delillendirme çalışmaları yapabilirken, yeni mevzuat değişikliğiyle bunlar mahkeme kararıyla ancak mümkün olur hale geldi. İstihbaratta bunlardan kaynaklanan eksiklikler olabilir. Bunların mevzuatla yeniden düzenlenmesi lazım. Hele ki devlet güvenliğine yönelik konularda mutlaka güvenlik kuvvetlerinin etkin çalışmasını sağlayacak düzenlemeler yapılması lazım.”

Olmadı. Sayın Altay, Yasin Hayal’ın elini kolunu sallayarak dolaşmasını uyum yasalarına bağlamakta hiç haklı değil. Eğer emniyet müdürlüğü gereken duyarlığı gösterseydi, Yasin izlenir ve bugünkü cinayet dahi engellenebilirdi. Bütün zorluk mahkemeden karar almaktan kaynaklanamaz. Neden başka ülkeler bu kurallar çerçevesinde çalışabiliyor da, Türkiye çalışamıyormuş?

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın, cinayeti bir milliyetçinin münferiden gerçekleştirdiği yolundaki talihsiz açıklaması da, Emniyet teşkilatımızın bu olaya nasıl baktığını gösteriyor.

İşte sorun budur.

Emniyet güçleri yargı mevkii olamazlar. Onlar suçluyu bulup yargıya götürmek, cinayetleri engellemekle sorumludurlar. İster milliyetçi, ister solcu olsun, katili yakalamak zorundadırlar.

Hele AB uyum yasalarını sorumlu tutmak, bu halkın zekasıyla alay etmek anlamına gelir ki, buna kimselerin hakkı yoktur.