BIRAKIN BUNLARI

GELİN AB’Yİ KONUŞALIM...

Boş yere zaman harcıyoruz. Boş yere enerjimizi kullanıyoruz. Uzun zaman sonra değil, bir süre sonra Türkiye AB üyesi olacak ve Ankara’nın elinde tuttuğu egemenliklerin büyük bölümü Brüksel’e bırakılacak.

Bu gerçeği şimdiden bilmemiz ve içimize sindirmemizde yarar var.

Şu anda büyük duyarlık gösterdiğimiz, bazı kısıtlama ve yasaklar kaldırıldığı taktirde  ülke bölünecekmiş  kuşkusuyla ayaklanacak, “bizim özel durumumuz var” diye farklı muamele isteğinde bulunacaksak, şimdiden vazgeçelim.

Avrupa Birliğine katılan ülkeler halklarına güvenmek zorundadırlar.

“Bunlar irticacıdır. Kısıtlamalar kalkarsa, Türkiye’yi din devletine dönüştürürler” diyerek veya “bunlar da Kürtçüdür, ülkemizi bölerler”  varsayımından hareket ederek yolumuza devam edemeyeceğimizi, bu tip yaklaşımla AB’ye girilemeyeceğini bilmeliyiz.

Kendimizi ve ülkemizi korumak istiyorsak, yasalarımızı koyarız. Kırmızı çizgilerimizi çizeriz ve toplulumuza güveniriz.

Bunun başka yolu yoktur.

Veya eli sopalı, içine kapanık, kavruk bir 3 üncü dünya ülkesi olarak kalırız.

Avrupa Birliğine tam üyelik, Türkiye’yi bir din devleti olmaktan kurtarır... Türkiye’yi sürekli bir iflas ortamında yaşamaktan çıkarır... Türkiye’yi bölünmek gibi tehlikelere  karşı korur. Ülkemize siyasi-sosyal ve ekonomik barış havası getirir.

Seçim bizlere ait...