YİNE YALAN... YİNE DOLAN

Türk siyaset kurumu döküle döküle yol alıyor.

Toplum değişiyor, ekonomi değişiyor, bunlara karşılık siyaset  değişmiyor.  Değişime de direniyor.

Yaşadığımız son bir kaç ayı bir hatırlayalım.

Nasıl olduğu, neden olduğu tam anlaşılamayacak şekilde apar topar seçim kararı alındı. Sonra, bu kararı  alanlar, kendi kendileriyle açıkça çelişir şekilde, bu defa seçim ertelensin diye ayaklandılar. İnsana “neden karar aldınız ve sonra neden değiştirmeye kalktınız” diye sormazlar mı? Üstelik, AKP-CHP-DSP üçlüsü dışında, hiçbiri seçim istemiyor. Hepsinin söyledikleri ile gerçek niyetleri tamamen farklı.

Hele bir de ittifak çabalarına bakın.

Öylesine bir pazarlık yapıldı, öylesine karşılıklı oyunlar oynandı ki, konuyla ilgisi olmayan insanlarımız dahi hayretlerini gizleyemediler.  Sabah reddedilen ittifaklar, akşam vakti gerçekleşti. Birbirlerini suçlayıp, gözlerini oyanlar, ertesi gün sarılıp öpüştüler. Bunlar da Türkiye’yi kurtarma adına yapıldı.

Transferlere ne demeli?

Bu kadar ilkesizlik olur.

Sol partiden ayrılıp radikal sağ partiye geçenden, DYP ile ANAP arasında gidip gelenler, eski liderine sayıp sövdükten sonra geri dönüp “affet beni” diyenler... Her renkten, her ideolojiden oyunlar yaşadık.

Değişmeyen diğer bir çarpıklık liderler sultasının devamıydı. Yıllardır, hatta bizzat liderler tarafından eleştirilen bir uygulama aynen sürdürüldü. Liderler, kimin milletvekili adayı olacağını bizzat  saptadılar. Tek seçici olduklarını, milletvekillerinin halkı değil, liderleri temsil ettiklerini ortaya koydular.

İşte Türk siyaseti böylesine sapır sapır  döküldü. Tam anlamıyla sınıfta kaldı. Çarpıklıklarını tekrar ortaya koydular. Hepimizi hayal kırıklığına uğrattılar.

Galiba, “bu kafaya bu traş” deyimi, siyasi kurumumuz için biçilmiş kaftan...

MESUT YILMAZ

NE KAZANDI, NE KAYBETTİ?

ANAP lideri, hafta başından itibaren önemli bir çıkış yaptı. MHP’nin AB’ye yönelik sert tutumunu, özellikle Anayasa mahkemesine  başvurusunu ve çıkması gereken yönetmelikleri engelleme olasılığını gerekçe gösterip, hükümet değişikliği istedi. Mesut Yılmaz, her ne kadar seçimlerin ertelenmesini istemediğini söylemiş olsa dahi, kamuoyunu inandıramadı.

Kamuoyunun algılaması, ANAP’ın barajı geçemeyeceğini gören Mesut Yılmaz’ın, tamamen seçimlerin ertelenmesi için çabaladığı şeklinde oldu.

Bu açıdan bakılacak olursa, Mesut Yılmaz MHP’nin tutumu hakkında doğruları söyledi, ancak mesajını topluma yansıtamadı. Oysa, verdiği mesajda haklıydı. Zira MHP bu tutumuyla, Türkiye’yi AB’de görmek istemeyenlerin  eline yeni kozlar verdi. Ancak kimse işin bu yönünü görmek istemedi. Belki de Mesut Yılmaz’ın yaptığı uyarının  zamanlaması yanlıştı. Sonuç olarak girişimi başarısız kaldı.