DENİZ BAYKAL’IN

SON ŞANSI…

CHP’nin başına talih kuşu kondu.

Kemal Derviş’in ittifak arayışlarına İsmail Cem’in red yanıtı üzerine, CHP’yi seçebileceği işaretini vermesi, zaten anketlerde rüzgarı almış olan bu partiye yepyeni bir güç ekledi. Eğer CHP bu fırsatı iyi kullanabilirse, önümüzdeki seçimlerde 1 inci parti konumuna kadar yükselebilir. Kemal Derviş CHP’ye, ummadıkları, hiçbir zaman giremeyecekleri oy potansiyeli ve sahaları açabilir.

Ancak bunun bazı koşulları vardır…

Birbirimizi aldatmayalım. Bu seçimler, Deniz Baykal ve CHP açısından son şanstır. Eğer Türk toplumu bir defa daha, eski hayal kırıklığı ile karşılaşırsa, ne CHP ne de Baykal ayakta kalabilirler. Eğer Kemal Derviş’i sadece seçimlerde kendilerine birkaç puanlık ek reyting taşıyacak bir “vasıta” gibi görürler, seçim sonrasında onu “kemikleriyle yiyeceklerini” düşünüp, hareket etmeyi planlıyorlarsa, hem kendilerine, hem de ülkeye zarar verirler. Sonuçta da, hem parti, hem de liderleri tarihin tozlu  koridorlarında kaybolup giderler.

CHP’NİN YENİ

BİR YANI YOK…

Ben yıllarca  CHP’ye oy vermiş bir seçmen olduğum için çok rahatlıkla konuşmak ve partimin öz eleştirisini yapmak hakkını kendimde görüyorum.

CHP, eskiye oranla  değişti. Doğrudur. Ancak CHP, dünya ve ülkedeki değişime tam anlamıyla uyum sağlayabilmiş bir parti durumuna da hala girememiştir. Deniz Baykal, yeni düşünceleri, yeni isimleri etrafına toplamaya çalışmakla birlikte, partide hala eski devletçi kafalar, hala özelleştirmeyi, AB ile ilişkileri bağımsızlık ve sömürgecilik sorunu gibi gören insanlar vardır.

CHP hala genç kuşakları heyecanlandıramamaktadır. Eğer bugünkü anketlerde iyi sonuçlar elde edebiliyorsa, toplumun sorunlarına çözüm getirebildiği, ülkeyi yarınlara nasıl taşıyacağını iyi anlatabildiği için değil, muhalefette bulunmanın getirdiği avantaj sayesindedir.

CHP’nin kamuoyundaki yansıması, zıpkın gibi, genç, Türkiye’yi 2000’li yıllarda AB’ye taşıyacak bir parti şeklinde değildir. Yönetim çaba harcamakta, ancak bu çabalar topluma henüz yansıyamamaktadır.

Buna karşılık, Kemal Derviş’in katılmasıyla birlikte, CHP kendini gerçekten yenileyebilir, gençleştirebilirse, sadece bu seçimlerde değil, yakın gelecekte de  Türkiye’yi yönetecek bir konuma oturabilecektir. 

DENİZ BAYKAL’DA

DEĞİŞMELİ…

CHP’yi bugünün dünyasına uyum sağlayabilecek, genç kuşakları heyecanlandıracak şekilde değiştirmenin anahtarı da Deniz Baykal’ın elindedir.

Baykal’ın kamuoyundaki algılanması henüz onun istediği derecede değişmemiştir. Haklı veya haksız şekilde hala “hırçın, paylaşmaktan hoşlanmayan, kendini tam anlamıyla yenileyememiş” bir lider görünümü ağır basmaktadır. Aslında Deniz Baykal değişmiştir. Hem kendine, hem partisine bakışı farklılaşmıştır. Ancak bu değişim topluma tam anlamıyla yansıyamamaktadır.

Kemal Derviş ile birlikte, Deniz Baykal son şansını kullanacaktır. Topluma, eski Baykal değil, yeni Baykal olduğunu gösterebilecektir.

Toplumun gözü  Kemal Derviş’in üstündedir. Yeniliği onun temsil ettiğine  inanılmaktadır.  Küçük oyunlar, siyasi entrikalarla yıpratılması Derviş’e değil, ne kadar haklı olursa olsun, karşısındaki kişiye fatura edilecektir.

Deniz Baykal “biz ittifak değil, iltihak istiyoruz” diyerek, Kemal Derviş ile pazarlık koşulunu ortaya koyması ve daha da ileri giderek, “ilhak etmeyenlerin de  3 Kasım günü cezalarını göreceklerini” söylemesi, çoğu kişiye eski Baykal’ı hatırlattı. YTP’yi reddetmesi üzerine pazarlık gücünün  azalmasından yararlanıp, Kemal Derviş’i çıtır çıtır yemeğe hazırlanan bir Baykal…

İşte  hem CHP, hem de Deniz Baykal’ı bekleyenler bunlar. Başlarına konan bu talih kuşu ile birlikte uçmak veya küçük parti politikaları, ayak oyunları bataklığına batıp yok olmak…

Herşey, Deniz Baykal’ın tutumuna bağlı…