Türkiye sonunda istediğini elde ediyor. PKK ve DHKP-C'nin terör listesine alınması için çoğunluk sağlandı. Ancak Hollanda ve Belçika'nın direnişleri hala sürüyor…
Türkiye, uzun süredir AB'nin kapısını çalıyor. 11 Eylül ertesinde baskısını daha da arttırdı. İstediği, PKK ile DHKP-C'nin AB terör listesine alınmalarıydı.
Avrupa Birliği'nin bir terör listesi var. Birlik içinde veya uluslararası alanda terör yapan örgütler bu listeye alındıkları andan itibaren, faaliyetleri hemen hemen imkansızlaşıyor. Bu örgüt'ün paralarına el konuyor. Çalışmaları kısıtlanıyor. Üyeleri çok daha dikkatli şekilde izlenmeye başlanıyor. 15 ülke polisi arasında kurulan bir haberleşme sayesinde, örgüt'ün attığı her adım bildiriliyor. Özetlemek gerekirse, örgüt çelik bir çembere alınıyor. Yaşam hakkı yok ediliyor.
Türkiye, PKK ve DHKP-C'nin de bu listeye eklenmesini ve faaliyetlerinin bu şekilde izlenmesini istiyor. Ancak bazı AB ülkeleri buna karşı çıkıyorlar.
Örneğin Almanya, Belçika, Hollanda ve İskandinav ülkeleri PKK'nın artık terörü bıraktığı ve siyasi faaliyet yapan bir örgüt konumuna girdiği görüşündeler. Yıllardır faaliyet gösteren PKK'nın, siyasileşme aşamasına geldiği (yani silah bıraktığı) sırada üstüne varılmasının aksi tepki yaratacağını ileri sürüyorlar.
Bizler ne kadar “ 30 bin insanın katili olduklarını” söylersek söyleyelim, AB ülkeleri için PKK artık terörist değil. Terörden vazgeçmiş bir siyasi akım…
Aslında, bu açıklamaların ötesinde , bir de korkuları var.
Almanya başta olmak üzere, AB ülkelerinde yaklaşık 600 bin kürt kökenli insan yaşıyor. PKK'nın terör listesine alınması ve üzerine gidilmesi durumunda bu 600 bin insanın sokaklara dökülmesinden kaygılanılıyor. Bundan önceki örneklere bakılıyor ve Avrupa'nın savaş alanına dönmemesi için, AB temkinli davranıyor.
Belçika için ayrıca DHKP-C sorunu var.
Bu örgüt yıllardan beri yerleşmiş, ilişkiler kurmuş ve kendini, Türkiye'deki sistemi değiştirmeye çalışan bir “Sivil Toplum Kuruluşu” olarak kabul ettirmiş. Belçikalıların sıkıntısı da işte bu…
BASKILAR SONUÇ VERİYOR…
Türkiye bu direnişi kırabilmek için elinden geleni yapıyor.
Özellikle 11 Eylül sonrasında gündemin başına geçen “terörle mücadele” eylemi çerçevesinde, özellikle bir iki örgütün listeye eklenmesi için bastırıyor.
Ankara'nın girişimine en büyük destek, Amerika Birleşik Devletlerinden geldi. Bush, yönetimi, kapalı kapılar ardında, Türkiye'nin isteğinin çok haklı olduğunu ve AB'nin listesini genişletmesi gerektiğini anlattı.
Aylardır süren kampanya sonuç verme aşamasında.
AB yetkilileriyle yaptığım konuşmalarda, liste'nin genişletilmek üzere olduğu ortaya çıktı.
Hollanda ve Belçika'nın dışındaki bütün üye ülkeler, PKK ile DHKP-C'nin listeye eklenmeleri yönünde oy kullanmaya hazırlar.
AB komisyonunda ve Parlamento'da bu konuyu yakından izleyen yetkililer, son adımın önümüzdeki günler veya haftalarda atılabileceğini söylediler. Mesut Yılmaz “bu iş tamam” diye açıklama yaptı, ancak benim edindiğim bilgiler, Yılmaz'ınki kadar kesin değil.
Hollanda'nın PKK, Belçika'nın ise hem PKK hem de DHKP-C konusunda hala çekinceleri var. açıkça söylememekle birlikte, korkuları sürüyor. Aynı kaynaklara göre, Cuma günkü, AB ülkeleri daimi delegeleri konuyu bir defa daha ele alacaklar. Ancak kesin bir kararın alınıp alınmayacağı, Hollanda ve Belçika'nın ısrarlarından vaz geçip geçmeyecekleri heniz kesin değil. Bu iki ülke, kuşku ve kaygılarını tümüyle giderebilmiş değiller. Dışişleri Bakanlıkları liste'nin genişletilmesini isterken, İçişleri veya Adliye Bakanlıkları çekimser davranıyorlar.
Belçikalı bir yetkili benimle konuşurken, “Bu örgütler insanı korkutuyorlar. Ancak fazla dayanamayacağımızı da biliyoruz” deyince, bu direnmenin sonuna yaklaşıldığını anladım. Eğer biraz sabırlı olursak, istediğimizi elde edebileceğiz.
Bu olay, AB'nin nasıl işlediğini de ortaya çıkarıyor.
Biz hemen tepki gösteriyoruz. Oysa AB'de, Ankara gibi herşeye karar veren bir merkez yok. 15 üyeden 15 farklı görüş çıkabiliyor. Tartışılarak ortak bir çözüme ulaşılıyor. Bu da zaman alıyor. Biz sabırsız olduğumuz için, bu tutumun ülkemize karşı bir politika sanıyoruz. Oysa, ilgisi yok.
Göreceksiniz, eninde sonunda terör listesi Türkiye'nin beklentisi yönünde genişleyecek. O zaman mekanizmayı anlayabilmemiz daha kolay olacak…
