TSK, SİYASETİ

YÖNLENDİRİYOR…

İşler iyi gitmiyor.

Ak Parti’ye karşı muhalefet etme adına, öyle gelişmelerle karşı karşıyayız ki, bu gidişin nerede duracağı, hatta durup durmayacağı dahi sorgulanır oldu.…

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), artık tüm ağırlığıyla sahnede. Muhalefetin etkinsizliğini görmüş olacaklar ki, gelişmelere el koymuş durumdalar. Genelkurmay’ın açıklamaları ve Genelkurmay Başkanı’nın demeçleri gündemi oluşturuyor. Siyaseti yönlendiriyor. Muhalefeti şekillendiriyor. Kamu oyunu yapılandırıyor. Hiçbir demokraside görülmeyen, Türkiye’de de ilk defa böylesine kesin çizgilerle ve  açık şekilde sergilenen bir kriz yönetimi izliyoruz.

TSK’nın açıkça el koyduğu ilk gelişme, Cumhurbaşkanlığı seçimi idi. Genelkurmay Başkanlığı, genel tutumuyla , 27/4 açıklamasıyla ve Komutanların özel- resmi konuşmalarıyla, Çankaya’ya AK Partiden hiç kimsenin oturmasının kabul edilmeyeceğini belirtti. Sadece belirtmekle de kalmadı, bu seçimin yargı aracılığiyle engellenebilmesi için önemli bir destek verdi.

Bu süreçte, özellikle üç dev miting herkesin dikkatini çekti. Bu mitinglerdeki konuşmalar, sloganlar ve bayraklar ile TSK’nın dikkat çektiği noktalar hemen hemen aynıydı. Bu gelişme, TSK’yı izleyen uzmanların dikkatini çekti. Farklı bir manzara ile karşı karşıya olunduğu anlaşılmıştı. Genel görünüş, laik Sivil Toplum Örgütleri, TSK ve muhalefet partilerinin adeta orta bir cephe oluşturdukları ve bu cephenin kamu oyundaki taraftarlarının da , bu ilkeleri korumak adına sokağa çıktıkları şeklindeydi.

Ardından, PKK terörüyle mücadeledeki yaklaşım farklılığı geldi.

PKK vurdukça kamu oyu kabardı. Kamu oyu kabardıkça, PKK’ya nasıl tepki gösterilmesi konusunda görüş ayrılıkları arttı. TSK, Kuzey Irak’a askeri müdahele dahil, bir dizi önlem üzerinde durdu. Özellikle de, TBMM’nin  müdahele kararı almasını istedi.Böyle bir  kararın K.Irak yöneticileri üzerinde caydırıcı etken olacağını belirtti.Israrını da sürdürüyor. Ayrıca, DTP’nin bazı adaylarına karşı çıktı. Seçim dışı bırakılmalarını sağladı. Dolaylı şekilde DTP’ye de “Eğer tutumunuzu değiştirmezseniz, Türk toplumu size oy vermez. Hatta seçimin dışına iter”mesajı verdi.

Hükümet ise, olayları yakından izlemekle yetindi. Özellikle Kuzey Irak’a müdaheleye sıcak bakmadı. Açıklamadı, ancak 22 temmuz gününe kadar, seçimleri şu veya bu şekilde etkileyecek önemli adımlar atmak istemediği izlenimi verdi.

TSK bu konuda da, kamu oyu oluşturma inisiyatifini eline aldı. Yine internet sitesine koyduğu gece yarısı açıklamalarıyla, şehit cenazelerine katılıp, şehit ailelerini kucaklamaları ve en önemlisi kamu oyuna tepki göstermesi çağırısında bulunulması, TSK’nın Türk siyaset yelpazesindeki yerini daha da genişletti.

Bugün AKP karşısındaki en keskin muhalefeti TSK yapıyor. Ne CHP, ne MHP ne de başkaları, sadece TSK etkin şekilde Ak Parti’yi köşeye sıkıştırıyor. Bu yaparken de, tank ve tüfek kullanmıyor. Hatta darbe yapıp, yönetime el koyacağı yönünde herhangi bir tehditte de bulunmuyor. Aksine, etrafına taraftar topluyor, cephe oluşturuyor.Laiklik ve bölücülük konularında Ak partiyi köşeye sıkıştırıyor.

Daha önce de yazdığım gibi, böyle bir durumla hiç karşı karşıya kalmamıştık. Böylesine açıkça günlük siyasete müdaheleyi, daha önce 28 şubat’ta yaşamıştık, ancak 1997’de dahi daha farklı bir yaklaşımı vardı. Erbakan hükümetini istifaya zorlarken, yine laiklik ilkesi ön plana çıkarılmıştı, ancak kullanılan unsurlar başkaydı. Bu defaki uygulamalar çok farklı.

Bu gidişten korkuyorum.