ASKER ŞÖVALYE’LİĞİNİ

KAYBETMEMELİDİR

Genelde Subaylarımızın yetiştirilme yöntemi ve aldıkları eğitim sivillere oranla çok farklıdır. Birer Vatansever olarak yetiştirilirler. Vatan için hayatlarını vermeleri gerektiğini belirtirler. Aynı şekilde her birinin birer Şövalye, her birinin birer namus abidesi olduğu öğretilir.

Doğrusunu söyleyelim, liseden Orgeneralliğe kadar giden yolda da, Subayımız bu ilkelere gerçekten inanır. Büyük bir çoğunluğu bu yoldan çıkmaz. Son derece dikkatlilerdir. En ufak bir kuşkulu hareketin, rütbelerinin yolunu keseceğini de çok iyi bilirler.

Orta halli kesimlerden geldiklerinden dolayı savurgan değillerdir. Devletin parasını har vurup harman savurmazlar. Dikkatlilerdir. Dünyanın başka yerlerindeki askerler ne kadar savurgan ise, o kadar savurganlık yaparlar. Daha fazlasını değil...

İşte bu yaklaşımlarından dolayı da, kendileriyle gurur duyarlar. Gurur duyduklarını da yüksek sesle söylerler ve sivillerin kafasına da çekinmeden vururlar. Oysa hesap edemedikleri, beş parmağın bir olmadığı, sivillerde olduğu gibi kendi içlerinde de çürük elmaların çıkabileceğidir.

Nitekim çıkmaya başlamıştır da... (Ben, Tuncer Kılınç paşa’nın bir yolsuzluk yapmış olabileceğine inanmıyorum. NATO yıllarından tanırım. Belki yaklaşımı yanlış olabilir, ancak hırsızlığı yakıştıramam)

Komutanlarımızdan bazıları yolsuzluğa karışmışlardır. Daha da kötüsü, bu fakir devletin parasını çar çur etmişlerdir. Komutanlık binasına yapılan harcama, Orduevleri ve diğer alış verişlerin üstünde bir kara bulut yerleşmiştir. Belki sayıları azdır, belki rakkamlar diğer devlet harcamaları yanından küçüktür, ancak “sinek küçüktür, miğde bulandırır.”

Genelkurmay Başkanlığının, Silahlı Kuvvetler içindeki yolsuzluk iddialarına yaklaşımı yerindedir, ancak yetmez.

Atilla Kıyat Amiral’in bir önerisi vardı. Orgeneralliğe terfi edenlerin ve Kuvvet Komutanlarının ayrıntılı servet beyanında bulunmaları gerektiğini söylemişti.

Ben biraz daha ileri gidiyorum.

Generalliğe terfi eden her subayın servet beyanında bulunmasının ve TSK’nın daha da şeffaflaşması gerektiğini, denetime gerçekten açılması zamanının geldiğine inanıyorum. Buna ihtiyacımız var. Zira bundan sonra Silahlı Kuvvetlerimize çok daha fazla ihtiyacımız olacak. TSK’ da yeni bir yaklaşım, yeni bir değişim, yeni bir görev nitelemesi gerekiyor.

Özetle, Subayımız Şövalye ruhuna biran önce kavuşmalıdır.