HERKES TÜRKİYE’DEN

SÖZ EDİYOR...

Bu yazıyı Cuma öğle saatlerinde hazırlamak zorundaydım. Bundan dolayı akşamki maçın sonucunu bilmiyordum. Ben nedense, yeneceğimizden emindim. Bilmem doğru bir tahmin de mi bulunmuşum. 

Eğer yendikse,gelin biraz daha delirelim.

Ancak delirirken, Allah rızası için ne siz kullanın, ne de etrafınızdakileri kullandırın. Heyecanla silaha sarılanları durdurun. Masum insanı öldürüyorlar. Neymiş, çok sevinmişler !

Eğer yenildikse de, hiç aldırmayın. Bakın kimler kimler kaybetti ve elendi. Avrupanın en iyi 8 takımı arasına girmek bile güzel bir histir.

İki günlüğüne Strasbourg’a gittim. Avrupa Parlamentosunda “ Türkiye’de neler oluyor ?” başlıklı bir konferans vardı. Avrupalı parlamenterler, Türkiye uzmanları katıldılar. Mesut Yılmaz ve Ufuk Uras gelişmeleri politikacı gözüyle anlattılar. 

Yılmaz, gelişmeleri doğal karşıladığını, laikliğin tehlikede olduğunu anlattırken, Uras demokrasi eksikliğine dikkat çekti.

Ben de, gazeteci gözüyle, bugün gelinilen noktada asıl sorumluluğun politik kadrolarda olduğunu söyledim. “Eğer bugün hala laik düzeni, Atatürk’ü korumak için harekete geçiyorsak vah bizim halimize. Demek ki, geçmiş hükümetler hiçbir şey yapamamışlar. Bu kavramları halka benimsetememişler.” dedim. Ayrıca,durmadan Asker müdahalesinden konuşuluyordu. Bir ince ayar yapmam gerekti ve politikacılar bazı sorunları çözemedikleri zaman, askere ihale ettiklerini ve toplumun da askeri kışkırttığına değindim.

Aslında çok ilginç bir konferanstı, zira baktım herkes Türkiye’yi konuşuyor.

Bir bölümü siyasi gelişmeleri, diğer bölümü de futboldaki mucizevi başarımızı tartışıyordu. Hatta, Yeşiller gurubunun lideri Con Bandit ve Joost Lagendijk ile Hırvatistan maçı için yemeğine iddialaştık. Ben ve  Joost Türkiye yener, dedik. Kızıl Danny yenemeyeceğimizi ileri sürdü. 

Türkiye siyasi açıdan da insanları şaşırtıyor.

Danny tartışmalarn sonunda bir ara dayanamadı ve “M.Ali sizleri dinledikçe kafam karışıyor” dedi. Ben de, merak etmemesi gerektiğini zira, bizlerin de kafa karışıklığından muzdarip olduğumuzu söyledim.

Avrupada ilginç bir ince ayar başlatılmış.

AKP hakkın kapatma davası açılmasıyla birlikte, hem AB Komisyonu, hem de parlamento çok sert açıklamalar yapmışlardı. İlişkilerin dondurulabilineceğine kadar giden tahminlerde bulunmuşlardı. Bu defa baktım hava değişmeye başlamış.Kimseler müzakerelerin askıya alınmasını ağzına almıyor. ”Bu sizin sorununuz. Siz, askıya alınıp alınmamasına karar vermelisiniz, biz değil.” diyen Türkiye raportörü Ria hiç saklamıyor, “ hata ettik”  diyerek özeleştiri yapıyor.

Hemen hemen aynı hava, geçtiğimiz günlerde yapılan AB Dışişleri Bakanları ve Liderleri doruğunda da gözlendi. Şimdi genelde “ Susup bekleyelim. Bakalım Mahkeme , hangi gerekçeyle ne karar verecek. Sonra tutum alırız” yaklaşımı hakim.

Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.