Önce, Avrupa Birliğinin devletlerden oluşan kanadı, yani Bakanlar Konseyi ile İsmail Cem buluştu. Ortaklık Konseyi toplantısı yapıldı. Aynı gün ardından da, Brükselde ABnin parlamento kanadı ile TBMMnin temsilcileri, Karma Parlamento Komisyonu toplantısında bir araya geldiler.İki hafta önce de, İsveçin Göteborg kentinde AB doruğu yapılmış, ardından da Mesut Yılmaz ABlilerle temaslarda bulunmuştu.Bütün bu toplantılardan Türkiyeye nasıl bakıldığının resmini çekebiliriz. Müzakerelerin içinde yaşayan Türk ve yabancı uzmanlarla konuşmalarını şöyle özetleyebilirim:1. AB genişleme sürecini hızlandırdı. Göteborg bildirisi, ilk grupla müzakerelerin 2002 sonunda biteceğinin ve bu durumda da 2004te ABye katılabileceklerinin işaretini verdi. Geriye kalan Romanya ve Bulgaristanın müzakereleri ve katılma daha ileri bir tarihe kalıyor. Bu iki ülke için tarih verilmedi ancak 2008-2010 arası tahmin ediliyor. Aynı bildiride, Türkiyenin durumu mesafeli ve Romanya, Bulgaristan için söylenen sıcak kelimelerin dahi kullanılmadığı bir dil ile ele alınmıştı.2. Türkiye AB çevrelerinde, "değişim" konusunda beklenen çabayı gösteremeyen, patinaj yapan ve Kopenhag Kriterlerine yetişmek için gereken heyecanı duymayan bir aday olarak nitelendiriliyor. Ulusal Programında belirtilen kriterlere uyum dahi yetersiz görülüyor.3. Daha da tehlikeli olan, ABde, Ukrayna ve Moldovanın da katılacağı bir üçüncü genişleme paketinden söz edilmeye ve Türkiyenin de bu pakete bırakılıp katılımının ertelenme olasılığından konuşulmaya başlanmasıdır. Türkiye, salı günü Avrupa ile masaya oturdu. İsmail Cem süreci hızlandırdı AB ile katılma müzakerelerini başlatmayı teknik yönden hızlandırma anlamına çekilebilecek "Tarama" işlevinin biran önce devreye sokulmasını istedi.Tarama demek, Türk ekonomisinin ayrıntılarıyla incelenip bir envanterin çıkarılması anlamına geliyor. Bu tamamlandığı taktirde müzakere süreci başlayabiliyor.Müzakere sürecine girmek, bir aday ülkenin gerçekten adaylık statüsüne geçmesi anlamına geliyor. Bu konum Türkiye açısından son derece önemli. Müzakerelere başlanması demek, Türkiyenin Romanya ve Bulgaristan paketiyle katılma yolunda en kesin adımı atması demektir. Aksi halde, Ukrayna, Moldava paketine kalmak ve 15-20 yıl daha beklemek durumuna düşecektir.İsmail Cem, ABdeki havayı iyi koklamış olmalı ki, Brükseldeki çıkışıyla hem AByi, hem de Türkiyeyi sıkıştırmaya başladı.AByi katılma müzakerelerine başlama tarihi vermeye zorlarken, asıl mesajı Türkiyeye yollamış oluyor.Mesaj, Kopenhag Kriterlerine biran önce uyum sağlayabilmek için Anayasa başta olmak üzere, tüm yasa değişikliklerinin Meclisten geçirilmesini kapsıyor.Türkiye ancak bu şekilde treni kaçırmaktan kurtulacak.İsmail Cem, TÜSİAD gibi, ülkenin büyük bölümü gibi "Artık kısıtlayıcı yasalardan kurtulalım" diyor. Koalisyon ortaklarını uyarıyor.Artık harekete geçme zamanının geldiğini, ülke geleceğinin ipotek altına alınmaması gerektiğine dikkat çekiyor.Mesut Yılmaza da "Hadi artık hareketlen ve tarihi misyonunu tamamla" demek istiyor.Türkiye artık silkelenmeli.Önündeki bu fırsatı kaçırmamalı.İsmail Cem çok doğru, akıllı ve ülkenin geleceği açısından son derece önemli bir adım attı.Geri kalanını da bizlerin yapması şart.Hadi Türkiye...
