2002 BÜYÜK

DEĞİŞİM YILI OLDU

2002 kolay kolay unutamayacağımız yıllardan biri oldu. Hem içerde, hem de dışarda öylesine fırtınalar esti ki, yaşadığımız çevre tümüyle değişti. Özellikle Türkiye artık eski Türkiye olmaktan çıktı.

2002 ilerde, “Türk siyasetindeki en büyük katliam yılı” diye anılacak. Hiç abartmıyorum, bu bir siyasi katliam idi.

Düşünebiliyor musunuz, bir seçim ile yıllardan beri Türkiye’nin siyasetini yönlendiren anlı şanlı isimler silinip gitti. Yıllar boyunca partilerin kendi kendilerine yapamadıklarını, sandık bir anda gerçekleştirdi ve Türkiye’yi yepyeni bir kadroya teslim etti.

TARİH SAYFASI

KAPANDI...

Acaba kaçımız, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Devlet Bahçeli ve Ecevit’in bir anda yok olabileceğini tahmin etmiştik.

Bu noktaya gelinmesinde en aktif rol oynayan, adeta depremi tetikleyen kişi de MHP lideri Devlet Bahçeli oldu. Koalisyonu zorla seçime götürerek, kendi dahil siyasi kadroların katliamına adeta ön ayak oldu. Komplo teorileri üreten yardımcılarının yanlış hesabına kandı.

OYSA, TALİHSİZ ÜÇLÜ

ÖNEMLİ İŞLER DE YAPMIŞTI

Ecevit-Bahçeli-Yılmaz koalisyonu, toplumun nabzını tutamamanın cezasını çok pahalı ödedi. 

Aslında bu koalisyona “talihsiz üçlü” de denilebilir.

2001 yılındaki dev ekonomik krizin sorumlusu olarak damgalandılar, ancak krizden kurtulabilmek için gereken tüm ekonomik reformları da gerçekleştirebildiler. Bugün geri dönüp baktığınızda atılan adımların, alınan kararların ne kadar önemli olduğu  rahatlıkla görülebilir.

AB KONUSUNDA

BÜYÜK SIÇRAMA

Diğer büyük adım, Avrupa Birliği konusunda atıldı.

Kimseler aksini söyleyemez. “Talihsiz üçlü” Türkiye’yi Avrupa Birliğine taşıdı. Hiç tahmin edilmeyen kararlar aldı.

Acaba kaçımız, Öcalan’ı ölümden kurtaran idam cezasının böylesine kolaylıkla, Kürtçe eğitimin böylesine rahatlıkla  geçebileceğini tahmin edebilirdik?

Meğer kendi kendimize içi boş korkular (PKK-KÜRT SORUNU-ÖCALAN gibi) yaratmışız. Siyasi gruplar, dernekler yıllar boyunca bir Kürt fobisi  yaratmışlar. Şimdi dönüp bakıyoruz ki, halk oralı olmamış. Aksi durumda, herhalde bu yasalar değişirken hiç değilse insanlar tepkilerini gösterirler, Meclis’i uyarırlardı. Ünlü uyum yasaları jet hızıyla geçti.

Türkiye, 2002 yılında AB’yi şaşırttı ve 12 Aralık günü de, tam üyelik müzakerelerinin başlama tarihini bu sayede elde edebildi. Kopenhag doruğu 2002’ye damgasını vurdu.

DÜNYA’DA FİLİSTİN

VE IRAK ÖN PLANA ÇIKTI

2002 dünya’da “Amerikan etkinliğinin” daha arttığı ve tek kutuplu yönetimin her alanda göründüğü bir yıl oldu.

11 Eylül olayı ve ardından gelen Afganistan macerası Bush yönetimini tatmin etmemiş olacak ki, Washington Saddam rejimine savaş açtı. Ancak aynı dönemde, İsrail’in Filistin’lileri perişan etmesine göz yumdu.

Bu tutum ister istemez, Washington’un İslam dünyasının duyarlıklarına önem vermediği yorumlarını arttırdı. Daha da önemlisi, özellikle Irak konusu Avrupa ile ABD’nin de arasını açtı.

Washington, Saddam’ı neden şimdi devirmek istediğinin gerekçelerini dünya’ya da doğru dürüst anlatamadı.

“Ben böyle değerlendiriyorum ve siz gelmeseniz de Saddam’ı vuracağım” yaklaşımı insanları hem korkuttu, hem de kaygılandırdı.

Afgan bataklığı, kurutulmadan, bir de Irak bataklığına girmeye hazırlanan ABD, 2002’de adeta önemli bir atlama yaptı ve Uluslararası tek jandarma olduğunu gösterdi.

2002’de Çeçen fırtınası, Fransa ve Almanya’daki seçimler, EURO’nun ağırlığını hissettirmesi de damgalarını vuran gelişmelerdi.

Bakalım 2003 neleri getirecek?

Nice yıllara...