ABD IRAK’TAN

ÇOK ZOR ÇIKACAK

Bush yönetimi açısından Irak’taki gelişmeler her geçen gün biraz daha kötüleşiyor. Washington, askeri harekatı büyük bir başarıyla gerçekleştirmiş ve dünya’ya “tek süper güç benim. Benden de büyük yok” mesajını vermişti.

Ancak, savaşın  resmen fiilen  bittiğinin açıklanmasıyla  birlikte işler tersine döndü. Bush ekibinin savaş sonrasında,  özellikle Irak’ın yeniden inşası konusunda hiçbir hazırlığının, planlamasının  olmadığı, daha da önemlisi Irak toplumunu doğru dürüst tanımadığı anlaşıldı.

Şii’lerin nasıl hareket edeceklerini, Sunni’lerin ne gibi bir direniş göstereceklerini bilmiyorlarmış.

Irak ordusu ve polisini dağıtarak, başlarına daha büyük bir sorun çıkarabileceklerini hiç düşünmemişler.

Yetersiz sayıda askerle Irak’ta duruma hakim olamayacaklarını, yeni polis ve ordu kurmanın yıllar alacağını hesaplayamamışlar.

Bütün bu hataların sonucunda da, işte bugünkü duruma düştüler. Artık Irak’ın geleceği veya ABD’nin bölgede nasıl bir düzen kuracağı konuşulmuyor.

ABD dahil heryerde, Irak’tan nasıl ve ne zaman ve  hangi koşullarda çekilebileceği tartışılıyor.

Koşullar da büyük bir hızla değişiyor.

Artık geleceğin Irak’ın da Şiilerin ağırlıklarının artacağı, buna bağlantılı olarakta İran’ın bu ülke üzerindeki etkisinin yoğunlaşacağı kabul ediliyor. Yani ABD’nin hiç istemediği gelişmeler yaşanıyor.

İlerde nasıl bir Irak ile karşılaşılacağını hesap edenler, Lübnan’ın eski durumuna dikkat çekiyorlar. Irak’ın cemaatler tarafından yönetileceğini, iktidarın Sunni-Şii ve Kürt arasında paylaşılacağını ileri sürüyorlar.

Örneğin, Başbakan Şii, Cumhurbaşkanı Sunni, Meclis Başkanının Kürt’lerden oluşturulabileceğini ve federal hükümetin de yine aynı şekilde bölüneceğini varsayıyorlar.

Bu manzara, beraberinde Lübnan’daki gibi bir iç sürtüşme, hatta iç savaş tehlikesini de getiriyor.

BU GİDİŞ BİZİ HİÇ

MENNUN ETMEMELİ

Türkiye’de bazı çevreler, Amerika’nın Irak’ta içine düştüğü durumdan memnuniyet duyuyorlar. ABD’nin Irak’ta dayak yiyip ayrılmasını istiyorlar.

Ancak unuttukları bir nokta var. O da, ABD’nin Irak’ta kontrolü kaybedip, herşeyi olduğu gibi bırakarak çekilmesi, bu ülkenin daha büyük bir istikrarsızlığa düşmesine yol açacaktır. Sunni- Şii- Kürtler arasında iktidar mücadelesinin  tam bir iç savaşa dönüşmesini gündeme getirecektir.

Böyle bir durumda da en büyük zararı, Iraklılardan  sonra Türkiye görür.

Birinci Körfez savaşındaki felaketler tekrarlanabilir. Büyük bir Kürt göçü ile karşı karşıya kalabileceğimiz gibi, Irak’taki kargaşanın Türk ekonomisine yansıması da son derece yıkıcı sonuçlar verir.

Bir iç savaş durumunda, en korumasız cemaat olan Türkmenler de ister istemez etkilenecekler ve Türkiye’den yardım talebinde bulunacaklardır.

Neresinden bakarsak bakalım, Irak’ta istikrarın  kurulması ve ABD’lilerin de bundan sonra çekilmeleri, Türkiye açısından en sağlıklı gelişmedir.

İlk sınav 30 Haziranda yaşanacak.

Yönetim, belirli oranda Irak’lılara devredilecek.

Geriye, Amerikalıların son 12 aydır ardı ardına yaptıkları hataları tekrarlamamaları ve bu ülkedeki dengeleri iyi hesaplayıp doğru adımları atmaları kalıyor.

Ne yazık ki, Kasım ayındaki Başkanlık seçimi, bütün dikkatleri dağıtacak ve Bağdat’ı gündemden çıkaracaktır. Bu da ister istemez önemli kararların ertelenmesine yol açacaktır.

Bu arada,  seçimleri Bush’un kaybedip Demokrat  aday Kerry’nin kazanması işleri biraz daha uzatacaktır.

Böyle bir olasılıkta Washington’un tüm politikalarının değişeceğini ve apar topar askerini geri çekeceğini de beklememek gerekir. Yapılan anketlerde, Bush’un savaşı yönetme şeklinin beğenilmediği anlaşılmakla birlikte, ABD halkının  askerinin  Irak’tan hemen çekilmesini istemediği sonucu çıkmaktadır.

Anlayacağınız, son derece kaygılı bir döneme giriliyor.