KENAN EVREN KADAR

OLAMIYORUZ…

Son yazımda Evren’in Kürt sorunuyla ilgili çıkışına farklı bir pencereden bakmış ve “Bazı askerlerin, emekli olduktan sonra uğradıkları değişime” dikkat çekmiştim. Söylemek istediğim, aynı düşünceleri neden daha önceleri seslendirmedikleriydi.

Kışla hayatı bambaşkadır. Herkes birbirinden etkilenir. Konuşmalar hep ölçülüdür. Sadece üniformalıyken değil, mesai dışında da askeri kimlik taşındığından, kimse her aklına geleni söyleyemez.

Ama bazıları emekli olduktan sonra da değişmezler. TV’lere çıkıp Genelkurmay adınaymış gibi konuşmalar yaparlar.

Bazıları ise değişir. Sivil dünyaya açık olanlar, daha da büyük değişim yaşarlar. Onlar için önemli olan kurum değil, kendi kişilikleri, kişisel görüşleridir.

İşte, 7’inci Cumhurbaşkanı Kenan Evren, bizi şaşırtanların başında gelir.

Zamanında “Asmayalım da ne yapalım, besleyelim mi?” diyerek herkesi korkutmuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı üç darbe arasında en sertinin sembolü olmuş bir komutandı. Askeri kadronun en katı milliyetçisiydi. Kıbrıs’ta en ileri adımı atıp, KKTC’yi ilan eden, Kürtçe konuşulmasını dahi yasaklayan, türbanın üniversitelere girmesini önleyen isimdi. Emekli olduktan sonra, gerçek dünyayı gördü.

Annan Planı tartışmaları sırasında, benim CNN-TÜRK’te hazırladığım MANŞET programına katılıp, bazı toprakların sonradan pazarlık konusu yapıp, geri vermek amacıyla alındığını söylemiş ve yine herkesi şaşırtmıştı.

SABAH Gazetesi’ne bir demeciyle başlayıp, günlerce süren tartışmalar sırasında bazı açılımlar, bazı sözler söyledi ki, yine hepimizi şaşırttı.

Beni en çok etkileyen, Milliyet’in yıldızı Hasan Cemal ile yaptığı telefon konuşmasındaki bir cümlesi ve genelinde Kürtler’e yaklaşımı oldu.

Hasan Cemal’e “Katı milliyetçilikle olmuyor” diyen Evren, sadece milliyetçilik üzerinden beslenen çevrelere ders vermiyor, eski silah arkadaşlarına da bir mesaj yolluyor. Evren’in eyalet modelini tartışmıyorum. İşin felsefesine dikkat çekmek istiyorum: Katı milliyetçilikle olmuyor…

Bunu en iyi bilen kişi de kendisi.

Kürt sorununu en katı milliyetçilikle çözmeyi denedi, olmadı.

Silah zoruyla, hapishaneleri genişleterek denedi, yine olmadı.

Şimdi ne diyor?

“Gelin Kürtler’i parlamentoya sokalım… Başta belki gerginlik olur, ancak sonra tek çıkış yolu demokrasidir” demeye getiriyor.

Kenan Evren doğruyu söylüyor.

Doğru yönü gösteriyor.

Kimileri bunaklıkla suçluyor, kimileri pusulasını kaybettiğini söylüyor. Ancak bu insanın sözlerinin temelindeki felsefe, Türkiyemiz’in elini kolunu bağlayan Kürt sorunun çözümü olmasa dahi, hafifletilebilir- yaşanabilir hale girmesinin tek reçetesidir.

Evren, 90 yaşına girmiş olabilir. Bazılarına göre saçmalıyor da olabilir. Ancak, çoğumuzun göremediği ve söylemeye cesaret edemediğini ortaya atıyor.

İşte bu açıdan, birçok emekliden daha cesur çıkmıştır.