ÇOCUK PORNOSU

AYIBINDAN KURTULMALIYIZ

İlk duyduğumda inanamamıştım.

Medyanın abartması sanmıştım.

Meğer doğruymuş. Türk insanı, İnternet’teki çocuk pornosu sitelerine tıklamada en ön sıralarda yer alıyormuş. Çok meraklıymışız.

Eğer her alanda suçlayıverdiğimiz medya, 17 aylık çocuğa tecavüz olayının üstüne bu kadar yoğun şekilde yürümeseydi, olayın boyutlarının ne kadar büyük olduğunun belki yine de farkına varamayacaktık. Biri biterken diğeri çıktı ve sonunda iğrenç bir manzara ile karşı karşıya kaldık.

İlk işimiz polise dönmek oldu.

Ne görelim?

Yasalar yetersiz. Polisin eli kolu bağlı.

Bunun üzerine başka kapıları da çalmaya başladık.

Sonunda anlaşıldı ki, çocuk pornosu ticaretinin, Türkiye’de böylesine rahatça yapılabilmesinin sorumlusu bir kurum değil. Kimin kapısını çalsanız, yandaki bakanlığı gösteriyor.

İçişleri Bakanı geçen haftaki Meclis komisyonunda yaptığı ileri sürülen açıklamasını reddetti. Hatırlayacaksınız. Kanal D’deki yorumumda, bunu Aksu’ya hiç yakıştıramadığımı söylemiştim.. ”Olayı duyunca irkildik… 500 çocuk pornocuların elinde…” dediği yazılmıştı. Bakanlık’tan aradılar ve Bakan’ın böyle bir şey söylemediğini belirttiler. Memnun olduk, ancak Bakanlık’ta yeterli kıpırdama yok.

Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü, görevi ailelere bırakıyor “Aman çocuklarınızın İnternet’te kullandıkları siteleri mutlaka takip edin, tanımadıkları kişilerle sohbet etmelerini, zararlı sitelere girmelerini engelleyin” diyordu.

Beyefendiler, aileleri uyarmak doğrudur, ancak sizler de kendi görevlerinizi yerine getirsenize…

Ancak polis de dertli. Bu işin sadece bir zabıta olayı olmadığına dikkat çekiyor ve  Ulaştırma Bakanlığı’na işaret ediyor.

“Telekom istese filtre koyar ve sorunu temelinden halleder. Ulaştırma Bakanlığı harekete geçmek yerine, işin kolayına kaçıyor ve topu bize atıyor” diyor.

Ulaştırma Bakanlığı’na soruyorsunuz, size neredeyse Anayasa değiştirmek kadar zor bir süreç ve gerekçeler dizisi anlatıyor ve Adalet Bakanlığı’nın adresini veriyor.

“İnternet üzerinden yayınların denetlenmesi için, Avrupa Konseyi’nin hazırladığı sözleşmeyi Türkiye hala imzalamadı. İç uygulama için Bilişim Suçları Yasa Taslağı bir türlü hazırlanamadı” diyorlar.

Araştırıyorsunuz, gerçekten de ilgisizlik, vurdum duymazlık ve tembellikle karşılaşıyorsunuz.

Çıldırmamak işten değil.

Başta KANAL D Ana Haber olmak üzere, medya ayaklandı da, hafif kıpırdanmalar başladı. Ancak bunun ardını bırakmamamız gerekiyor. Bu olay, Cumhurbaşkanlığı’na kimin çıkıp çıkamayacağından, Emine Hanım’ın türbanını çıkarıp çıkarmayacağından çok daha önemlidir.

Seyirci kalamayız.

Kalmamalıyız.

ARITMAN’IN SORUSUNA

YANIT İSTİYORUZ…

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, çocuk pornosu konusunda kamuoyunu uyaran ilk milletvekilimizdir. Kimselerin haberi yokken, Arıtman dikkatleri çekti.

Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in yanıtlaması istemiyle bir de soru önergesi var.

Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi’nin neden onaylanmadığını, 23 Kasım 2001’den bu yana imzaya açık bekleyen bu sözleşmenin ne zaman imzalanacağını ve Bilişim Yasa Tasarısı’nın da TBMM’ne ne zaman getirileceğini sormuştu.

Bu soruya şimdi bizler de imza atmak istiyoruz.

Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi neden imzalanmıyor ?

Bir sakıncası mı var ?

Sakıncalıysa nedir ?

İç yasal düzenlemeyi gerektiren Bilişim Yasa Tasarısı ne zaman TBMM’den geçecektir ?

TBMM’ne geldikten sonra da, görev Arınç’a düşüyor.

Gerekirse, tek başına Meclis Başkanı olarak AK Parti’yi ikna etmeli ve tasarıyı yasalaştırmalıdır.

YENİ YASA, ÇOK ETKİLİ

BİR DENETİM GETİRECEK

Adalet Bakanlığı’nın raflarında bekleyen, Bilişim Yasa Tasarısı, çocuk pornosunu temelinden yok edemese dahi son derece önemli bir caydırıcılık sağlayacaktır. Bu işten para kazananlar olsun, bu işe meyilli kişiler olsun, aldıkları risklere bakarak geri adım atmak zorunda kalacaklardır.

Örneğin;

-          Çocuğa, çocuk gibi görünen ya da çocuk olduğu izlenimi veren kişiye ait gerçek veya temsili görüntü, yazı ve sesleri içeren pornografik ürünleri dağıtmak amacıyla üretenlere verilecek cezanın üst sınırı 8 yıldan 12 yıla çıkarılacak.

-          Bunları bilişim ağı üzerinde tanıtan, sunan, kiraya veren, satanlara 2 yıldan 5 yıla, bunları kendisi veya başkası için temin eden veya bulunduranlara 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilecek.

-          Bilgisayar hafızası ya da disket veya CD gibi araçlarda bu görüntüleri saklayanlar da aynı suçu işlemiş sayılacak.

-          İnternet suçları soruşturulurken, şüphelilerin telefonları izlenip dinlenebilecek.

-          İnternet sitesinin yayını hakim kararıyla durdurulabilecek.