ÇOK FARKLI BİR

OPERASYON YAŞANIYOR

Kuzey Irak’ın dağlık bölgelerine, özellikle PKK’nın sığınak ve kamplarına yönelik askeri operasyonlar, ilk defa farklı şekilde algılanıyor. Kamuoyunun nabzını tuttuğunuzda, bu defa değişik bir havanın estiğini hissediyorsunuz.

Türk Silahlı Kuvvetleri, bu defa değişik bir yaklaşım içinde.

Eminim sizlerin de dikkatinizi çekmiştir. Kimseler konuşmuyor. Ne askerden, ne de sivil iktidardan hamasi nutuklar veya kahramanlık demeçleri çıkıyor. Genel bir sessizlik var. Sadece Genelkurmay sitesinden yapılan açıklamalarla yetiniliyor.

Türk kamuoyu böyle bir yaklaşıma alışmadığı için, hem şaşkın, hem de çok memnun. Ağırbaşlı bir yaklaşım olduğu kadar, etkinlik açısından da çok hoşa gidiyor. Bu yaklaşım ,aynı zamanda PKK’ya sempati besleyenlerin daha da yaralanmasını, daha da tahrik olmalarını önlüyor. Ayrıca bu yaklaşım, TSK’nın kamuoyundaki prestijinin daha da artmasına yarıyor.Çeşitli nedenler ve birbirinden farklı gerekçelerle eleştirilere uğrayan Genelkurmay Başkanlığı, K.Irak’taki performansı sayesinde, kamuoyunun gözünde giderek güç kazanıyor.

Siyasi İktidar da, kendi yönünden prim kazanıyor.

Askeri bir harekatın iktidarın izni veya onayı olmadan yapılamayacağını bilenler, Erdoğan’ın genel yaklaşımını onaylıyorlar. Başbakan ve AKP liderliği, askeri harekat öncesinde veya sonrasında rol çalmadılar. Komutanları ön planda tuttular. Hamasetten uzak durdular. Hava operasyonunda olsun, şimdi de kara operasyonunda soğukkanlılıklarını korumasını bildiler.

Hükümet, askeri harekatın zeminini iyi hazırladı. İlgili tarafları ikna etti ve diyaloga öncelik verdi.

Hem askeri, hem de siyasi açıdan bu harekatın son derece etkili yönetildiğini söylemeliyiz. Sivil-Asker işbirliğinin iyi işlediğini gören kamuoyu da, bu manzaradan memnuniyet duyuyor. Uzun zamandır özlenilen , çekişmesiz ve uyum içinde çalışılması, insanlarımızı memnun ediyor.

İnşallah uzun sürer…

ABD İLE İLİŞKİLERDE

ALTIN DÖNEM YAŞANIYOR

Kuzey Irak operasyonu, Türkiye-ABD ilişkilerinin geldiği noktayı göstermesi açısından son derece önemli.

Bir süre öncesine kadar Washington, Türkiye’nin K.Irak’a hiçbir şekilde müdahale etmesini istemiyor ve bu durum, Türkiye’deki Amerikan aleyhtarlığını körüklüyordu. ABD, hemen her yerde sert şekilde eleştiriliyordu. Askerlerin arasında olduğu kadar, sivil kesimlerde de yerden yere vuruluyordu.

Bu döngü, ilk defa geçen kasım ayındaki Erdoğan-Bush görüşmesinde kırıldı. Varılan anlaşmanın, sadece hava harekatıyla yetinilmesi gerektiği şeklindeydi.

Meğer değilmiş.

Beyaz Saray, süresi ve hedefi kısıtlı bir kara operasyonuna da onay vereceğini belirtmiş. Aksi halde bugünkü harekat yapılamazdı. Washington, Türkiye ile ilişkilerini öylesine ön plana çıkardı ki, bu tutum genelde bölgedeki Kürt oluşumunu, özelde ise Barzani’nin uzun vadeli planlarını ve PKK’nın hedeflerini etkileyecek bir boyuta ulaştı.

ABD, bölgedeki Kürt sorunuyla ilgili gelişmelerde Türkiye’nin yanında yer alacağını göstermiş oldu.

Bu durum, Ankara açısından en büyük kazanç olarak niteleniyor.

Gelelim Avrupa Birliğine…

Brüksel, genelde sınır ötesi askeri harekatlara daima karşı çıkar. Hava harekatında olduğu gibi, şimdi de Ankara’yı anlayışla karşıladığını gösteren bir tutum içine girdi.

Bu da, Türkiye açısından son derece önemli bir kazanımdır.

Diğer olumlu bir nokta, Arap ülkelerinden de, sert veya kabul edilemeyecek bir tepkinin duyulmamasıdır. Araplar bu konuda çok duyarlıdırlar. Irak’ın sınırlarının ihlal edilmesine daima ters bakarlar. Bu defa gelişmeyi anlayışla karşıladılar.

Nihayet, Bağdat ve Barzani’nin tepkilerindeki esnekliğe de dikkat etmeliyiz. Gayet tabii, böyle bir harekatı alkışlamıyorlar. Sınırlarının ihlal edilmesinden memnuniyet duymuyorlar.

Ancak, kendilerinin dahi kontrol edemedikleri bir bölgede PKK’nın cirit atmasını da kabullenmiyorlar ve Türkiye’nin olaya el koymasına açıkça göz yumuyorlar.

Barzani’nin  anlayışlı yaklaşımı, Güneydoğu’daki kürt kökenli vatandaşları da etkiliyor. Diyarbakır’da, tüm çağırılara rağmen cılız bir katılımın ötesine gidemeyen gösteri de bunun işareti değil mi ?